Yatağan Termik Santrali İşletmecisi Bereket Enerji A.Ş.’nin “Yatağan’da hava kalitesi iyileşiyor” şeklindeki haberinin ardından, “Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla” adlı panel düzenleyicilerinden yanıt geldi.
Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ortaklığıyla hazırlanan “Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla” adlı panelin ardından, basında yer alan Bereket Enerji A.Ş.’nin açıklamalarına, panelistler basın aracılığı ile bir açıklama yaptılar:
“Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) olarak, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ortaklığıyla hazırladığımız “Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla” araştırmasının bulgularını dün bir basın toplantısıyla yayınladık.
Basın toplantımızla aynı saatlerde Yatağan’ın hava kalitesinin iyileştiğine dair açıklamalar medyada yer buldu. Söz konusu açıklamaların gerçek durumu gölgelememesi amacıyla 1,5 yıl boyunca farklı uzmanlık alanlarından ekiplerin bir arada çalıştığı “Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla”araştırmasının detaylarını, atıfta bulunulan kaynaklarla birlikte sizinle paylaşmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Kömürün Gerçek Bedeli araştırması kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın www.havaizleme.gov.tr web sitesi ve 2015-2016 yılları Muğla İl Çevre Durumu raporlarından yaptığımız karşılaştırmaya göre Yatağan’da havadaki partikül madde (PM10) yoğunluğu, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği yıllık ortalama üst limitin 2015’te dört, 2016’da üç buçuk katı olarak gerçekleşti (www.havaizleme.gov.tr adresine erişim tarihi: 1 Ağustos, 2018. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu adresindeki hava kalitesi istasyon raporlarına son 3 aydır erişilememektedir).
Yani Yatağan halkı, 2015 ve 2016 yılları boyunca, medyada yer bulan açıklamaların aksine Dünya Sağlık Örgütü’nün insan sağlığı için aşılmaması gerektiğini belirttiği sınırın kat be kat fazlası zehir soludu. 2017 ve 2018 yıllarına geldiğimizde ise daha vahim bir tabloyla karşılaştık. Araştırmalarımız sonucunda, 4 km uzaklıkta bir termik santral olmasına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Yatağan ilçe merkezinde 2017 ve 2018 yıllarında hava kalitesi ölçümlerini yapmadığını gördük.
Araştırmamızda kullandığımız modelleme çalışmasının sonuçlarına göre Muğla’daki 3 termik santral şimdiye kadar sadece hava kirliliği kaynaklı 45 bin erken ölüme neden oldu. Bu santraller faaliyetlerine devam etmesi, en yeni baca gazı arıtma sistemleri kullanılsa dahi önümüzdeki 25 yılda sadece hava kirliliğinden kaynaklı 5 binden fazla erken ölüme daha yol açacak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve diğer ilgili resmi kurumlar Muğla’daki linyit madeni sahalarından kaynaklanan hava kirliliğine dair resmi açıklamada bulunmuyor; bilgi edinme başvurularımız cevapsız bırakılıyor. Özellikle Yatağan, Milas, Muğla merkezdeki yoğun hava kirliliğinin kaynaklarına dair somut ve resmi bilgiler şeffaf olarak kamuoyuyla paylaşılmıyor.
Araştırma kapsamında bilgi edinme başvuruları gerek tarafımızdan gerekse TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Muğla Tabip Odası aracılığıyla Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Dünya Bankası, özelleştirme sürecinde finansman sağlayan özel bankalar ve Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş.’ye hitaben yapıldı.
Şu bilgiler ise bize hiçbir kurum tarafından sağlanmadı ve ‘ticari sır’ olarak nitelendirildi:
Yatağan ve Milas hava kalitesi verileri (var olan kirlilik yükü), her 3 termik santralin çevrimiçi sürekli emisyon ölçüm sistemlerinden alınan ve doğrulanmış emisyon verilerine dayanangünlük/aylık/yıllık ortalama emisyon verileri, Yatağan Termik Santrali’nin baca gazı emisyon verileri, 3 santralin güncel kapasite kullanım oranları (2015-2016-2017 elektrik üretim miktarları), linyit madeni ocaklarından kaynaklanan hava kirliliğini hesaplayabilmek için gerekli üretim yöntemleri, işletme planları, kapasite ve üretim miktarı bilgileri, kömürün taşınması ve depolanmasına dair veriler, Muğla’da hava kalitesini etkileyen var olan ve planlanan diğer faaliyetlere dair veriler (mermer ve feldspat madenleri, evsel ısınmada kullanılan kömür miktarı, ulaşımdan kaynaklanan emisyonlar vb).
Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla isimli 1,5 yılı aşkın süredir üzerinde çalışılan oldukça kapsamlı araştırma, Muğla’daki üç termik santralin ve bu santrallere yakıt sağlayan linyit sahalarının 40 yıldır insanların hayatını, ormanı, suyu, toprağı ve tarım arazilerini nasıl etkilediğini sadece hava kirliliğine bağlı kalmadan açıkça ve tartışmaya mahal vermeden ortaya koydu.
VERİLER :
Bu 3 santral 1983-2017 yılları arasında hava kirliliği kaynaklı 45.000 erken ölüme sebep oldu. Buna ek olarak kalp-damar ve solunum yolu hastalıkları nedeniyle 46.000’e yakın kişinin hastaneye yatmasına sebep oldu.
Her bir santral 50 yaşını dolduruncaya kadar çalışmaya devam ederse; çevre yatırımları mevzuata göre yapılsa bile 5.270 erken ölüm daha yaşanacak.
Şimdiye kadar maden ve santral sahasında bulunan 8 köy yerinden edildi/yok oldu. Köyün tamamının taşınması ya da zeytinlik/tarım ve orman alanlarının istimlakı yoluyla 48 köy daha etkilenecek.
Toplamda 28.700’in üzerinde insan kömür madenlerinin işletmeye alınmasından doğrudan ya da dolaylı etkilenecek: Evini kaybedecek; köyünden tamamen taşınmak zorunda kalacak, zeytinliğini veya tarlalarını kaybedecek.
Yatağan halkı, 2015 ve 2016 yılları boyunca Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) insan sağlığı için aşılmaması gerektiğini belirttiği sınırın kat be kat fazlası zehir soludu. Yatağan’da havadaki partikül madde (PM10) yoğunluğu, DSÖ’nün belirlediği yıllık ortalama üst limitin 2015’te dört, 2016’da üç buçuk katı olarak gerçekleşti.
Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy santralleri 40 yıl boyunca toplam 28 bin kg cıva saldı. Bu cıvanın dörtte biri Akdeniz suyuna, diğer bir dörtte biri de tarım arazilerine ve ormanlara çökeldi. Gıdalarımızı zehirledi.
Bu 3 santral toplamda her yıl doğaya 1.100 kg cıva salmaya devam ediyor.
220 kg cıva Akdeniz’de deniz suyuna karışıyor ve balıkların dokularında birikerek besin zincirine karışıyor.
150 kg cıva ormanların üstüne,
120 kg cıva ise tarım alanlarının üstüne çökelerek toprakta ve bitkilerde birikiyor.
90 km2’lik bir bölgede yılda hektar başına 50 kg (SO2 eşdeğeri) asit çökeliyor.
Asit birikiminin %35’i orman alanlarında, %35’i tarım alanlarında gerçekleşirken uçucu küllerin %40’ı ormanlar, %30’u ise tarım alanları üzerine çökeliyor.
Milas ve Yatağan’da açık ocak kömür madeni işletme ruhsatı alanları 440 km2’lik bir alanı kaplıyor. Bu da Viyana şehrinin yüzölçümüne denk geliyor.
Henüz işletmeye alınmamış ruhsat alanları da işletmeye alınırsa 185 km2’lik ormanlık alan daha yok olacak.Bu, beş Bozcaada büyüklüğünde orman alanının yerini madene bırakması anlamına geliyor. Ormanlık alanların tahribatına ilişkin haritalarla birlikte detaylı bir rapora bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://bit.ly/2P47V1w