DenizBank ana sponsorluğunda, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) tarafından Nest Kongre Merkezi’nde bu yıl 9’uncusu gerçekleştirilen, Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin açılışında konuşan Ateş, gelişmiş ülkelerde negatif faizlerin yaygınlaştığını, küresel tahvil stokunun yüzde 22’si olan 12,3 trilyon doların negatif faizde bulunduğunu söyledi.
Ateş, yüksek getiri için sermayenin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olanlara yöneldiğini anımsatarak, Türkiye’nin ise jeopolitik ve politik etkilerden dolayı dışarıdan sermaye çekmekte zorlandığını anlattı.
Kur sepetinin, bütün makro göstergelerle birlikte dengelenme süreci sonrasında normale oturduğunu dile getiren Ateş, “Benim şahsi kanaatim, banka olarak da bütçelerimizi yaptığımız çerçevede enflasyonun tek hanelere yakın olacağını düşünüyoruz. Kurda artışın dışında aşırı bir beklentimiz olmaması lazım. Sektör (turizm) döviz kazanan bir sektör ama enflasyon ve faiz düşük olsun. Mal ve hizmetleri turizme sevkedeceğimiz ucuz temin edelim. Kurumuz da makul düzeyde olsun, önümüzü görebilelim.” diye konuştu.
Türkiye’nin son açıklanan makroekonomik verilerine değinen Ateş, “Cari açığı 224 milyar dolar olan bir özel sektörün toplamda bu kur hareket şokundan ilk etapta yediği vurgun 700 milyar TL’ye çıktı. Daha sonra kurun sakinleşmesi ve imkanı olanların pozisyon kapatmasıyla bu zarar 350-360 milyar TL düzeyine indi. Bu da ciddi bir zarar. Birçok kurumumuzu zorladı. Bu durum sorunlu kredilerde artışa yol açtı.” şeklinde konuştu.
- “Dünyada app’ler ile kavga ederek değil aynı yolun yolcusu olarak devam etmeliyiz”
DenizBank Genel Müdürü Ateş, küresel ekonomi ve dünya mal ticareti yavaşlarken, turizmin hız kesmeyerek ekonomilere önemli destek sağladığını söyledi.
Turizm sektörünün 2,3 trilyon dolara ulaşması beklenirken, Türkiye’nin sektörden aldığı payın da artacağını vurgulayan Ateş, “Türkiye’nin turizm gelirinin bu yıl itibarıyla 33 milyar doları geçmesini bekliyoruz. Burası GSYH’nin yüzde 4,5’ine tekabül ediyor. 65 milyon turistle 2023’teki 65 milyar dolar hedefine ulaşacağımızı düşünüyoruz. 65 milyon turistten ortalama bin dolar kazansak 65 milyar doları sağlamış olacağız.” yorumunu yaptı.
Dengelenme sürecinde hızla gerileyen dış ticaret açığına turizm gelirlerinin eklenmesiyle cari dengenin pozitife döndüğünü aktaran Ateş, Türkiye’nin bu şekilde cari açık problemini tümüyle ortadan kaldırabileceğini dile getirdi.
Ateş, Türkiye’nin turist sayısında dünyada 6. sırada ancak gelir sıralamasında daha gerilerde bulunduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaptığımız bir analizde dünyanın en büyük turizm geliri elde eden 5 ülkesi ABD, İspanya, Tayland, Fransa ve İngiltere’yi inceledik. Orada gördük ki insan kaynaklarında alacak yolumuz var. Ortaokul ya da liseden mezun olan bir çocuk turizm lisesi ya da turizm üniversitesine gitmek için can atmalı. Almanya’da otomotiv mühendisi, Suudi Arabistan’da petrol mühendisliği öne çıkıyorsa, bizde de turizm bu kadar önemli bir sektörse gençlerimizin, en önemli beyinlerimizin o alana cezbedilmesi önem taşıyor. Bilgi teknolojileri altyapısında yapacak işimiz var. Dünyada app’ler ile kavga ederek, dövüşerek değil, aynı yolun yolcusu olarak ülkemize çekerek devam ettirmeliyiz.
Turizm önceliklendirmesinde o ülkelerle başabaş gidiyoruz. Uluslararası açıklıkta onlardan öndeyiz. Fiyat rekabetçiliğinde onlardan ucuzuz. Bu çok sevindiğimiz bir konu değil. Hava ulaşım altyapısında onlardan üstünüz. Karadeniz ulaşım altyapısından gerideyiz. Bunu geliştirmemiz ve pazarlamamız lazım. İş seyahati konusunda son derece gerideyiz. Genel tablo bu yünde. Bunları kuvvetlendirdiğimizde fiyat rekabetçiliğinde daha yüksek fiyatlarla önde olacağız.”
- “Turizmde kredilerin 2 milyar dolarlık bölümünü yeniden planladık”
Hakan Ateş, turizm sektörü toplam kredilerinin şu anda 17,9 milyar dolar bulunduğunu ve DenizBank’ın payının ise yüzde 17 ile birinci olduğunu anlattı.
Turizmdeki 3 milyar dolarlık toplam kredilerinin 2 milyar dolarlık bölümünü yeniden yapılandırdıklarını dile getiren Ateş, şunları kaydetti:
“DenizBank turizm sektöründe sadece büyük firmalara değil KOBİ sınıfına giren küçük otellere, restoranlara, işletmecilere ve sektörün tedarikçilerine de destek oluyor. Tur operatörleri ve acentalardan otellere, otellerden tedarikçilere çift yönlü olarak hizmet ediyor. Sektör bağlantılı yatırımlarda çok fazla katkımız var. Bunlardan bazıları; İstanbul havaalanı, Bodrum ve İzmir Havaalanı, Ankara Hızlı Tren Garı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Antalya ve Gazipaşa Havalimanları, KKTC Ercan Havalimanı, Kıbrıs Barış Suyu projeleri… Katkı vermekten gurur duyduğumuz konular.”
Sektöre KGF desteğinin az geldiğine işaret eden Ateş, “En fazlasını yüzde 20’lik payla, 5,2 milyar TL ile biz aktardık. Bunun devamını ve artışını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin petrolünün turizm olduğunu ve turizmde markalaşmanın gerektiğini anımsatan Ateş, “Türkiye’nin petrolüne daha fazla yatırım yapılmalı.” dedi.
Ateş, özellikle Pamukkale, Kapadokya, Göbeklitepe, Bodrum, Çeşme gibi destinasyonların markalaştırılması gerektiğini belirterek, turizmi her düzeyde temsil edecek yüksek kalitede insan kaynağının oluşturulması gerektiğini anlattı.
Çeşitlendirilmiş finansman kaynaklarının oluşturulması gerektiğini dile getiren Ateş, “Doluluk oranlarını arttırmak için taşımacılık faaliyetleri arttırılıp çeşitlendirilmeli. Havayolu taşımacılığı, 2018 yılında gelen 39 milyon ziyaretçinin yüzde 76’sı (30 milyon) havayoluyla giriş yaptı. Denizyolu 2017’de Avrupa limanlarını ziyaret eden toplam yolcu sayısı 415 milyon ancak bunun sadece 1,4 milyonu Türk limanlarına geldi. Trenyolu 2018’de Türkiye’ye gelen 39 milyon yabancı turistin sadece 15 bini ülkeye trenle giriş yaptı. Burada bir potansiyel var.”
- “Tur operatörleri ve oteller arasında fon oluşturulmalı”
Ateş, mevcut SGK yükümlüğünün belirli süre devlet tarafından sağlanması teşvikinin devamlılığının önemine değinerek, otel/şirket satın alımlarında, yeni şirket kuruluşlarında Yatırım Teşvik Belgesi’nin hızlı ve kolay alınabilmesi konusunda beklenti bulunduğunu söyledi.
Turizmcilerin muhtelif harcamaları için Eximbank’tan daha fazla pay istediğini vurgulayan Ateş, bunu hem işletme kredileri hem de uzun vadeli krediler olarak yönlendirilmesinin gerektiğini söyledi.
500 bin doların üzerinde mal ve ürün ihracatçısına tanınan yeşil pasaport hakkının turizmciye de verilmesi gerektiğine işaret eden Ateş, tur operatörleri ve oteller arasında yapılan kontratlar için Thomas Cook örneğindeki gibi bir fon oluşturulması gerektiğini anlattı.