Türkiye’nin ilk kadın Valisi Dr. Lale Aytaman, kadınlara hak ettiği yere gelebilmeleri için verilenle yetinmemeleri ve çalışmaktan vazgeçmemeleri çağrısında bulundu.
08.03.2020 13:01
Türkiye ‘nin ilk kadın Valisi Dr. Lale Aytaman, kadınlara hak ettiği yere gelebilmeleri için verilenle yetinmemeleri ve çalışmaktan vazgeçmemeleri çağrısında bulundu.
İstanbul’da 1944’te doğan Lale Aytaman, İstanbul Avusturya Kız Lisesi’inden mezun olduktan sonra 1962 Phoenix, Arizona’da AFS öğrenci değişimi programına katıldı. İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken bursla Hamburg Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne geçiş yaptı.
Hamburg Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Aytaman, doktorasını da burada tamamladı.
Aytaman, Ankara Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak Almanca dersler verdi. 6 Temmuz 1991’de Muğla Valiliği görevine getirilen Aytaman, bu görevi 1995’e kadar sürdürdü. 1994-1995 yılları arasında Muğla Valisi olarak Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Planlamalar Kongresi Türk Milli Heyeti Başkanlığı yapan Aytaman, “Avrupa Planlamaları Çalışma Grubu” başkan yardımcısı oldu.
Aytaman, Muğla’da kadının el emeğinin değerlendirilmesi ve tütüne alternatif projeler geliştirilmesi kapsamında, geleneksel dokumacılığın korunması için Yeşilyurt Modelini oluşturarak, Muğla El Sanatları’nı (MELSA) kurdu.
Muğla Üniversitesinin kurulması, çevreye yönelik faaliyetleri ile öne çıkan Aytaman, 1995’de ANAP’tan Muğla milletvekili seçildi. TBMM Kadının Statüsünü Araştırma Komisyonu Başkanlığı yapan Aytaman, TBMM ANAP Grup Yönetim Kurulu üyeliği ve ANAP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliklerine seçildi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği Milli Heyet Üyeliği yapan Aytaman, AKPM’de bir Komisyon Başkanlığına seçilen ilk Türk Milletvekili olarak “Çevre, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Komisyonu” Başkanlığı yaptı. Aytaman, Tayland Kraliçesi tarafından Tayland Kızılhaçı hizmet madalyası ile taltif edildi.
Eski başbakanlardan Nihat Erim’in yeğeni olan Aytman’ın babası Dr. Abdullah Köseoğlu ise 1975-1980 yılları arasında Kocaeli senatörlüğü yaptı. Emekli Büyükelçi Reha Aytaman ile evli olan Lale Aytaman bir çocuk annesi.
Aytaman, valilik döneminde yaşadığı anılarını, “İğneli Koltukta Dört Buçuk Yıl” adlı kitapta topladı.
“Muğla’ya atandığımda kadınlar boynuma sarılarak karşıladı”
Türkiye’nin ilk kadın valisi olan Lale Aytaman, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, bir ilke imza atmanın getirdiği sorumluluğu, AA’ya anlattı.
Muğla Valisi olarak atanacağını o dönemin İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli tarafından kendisine telefonda iletildiğini aktaran Aytaman, o an yaşadıklarını şöyle ifade etti:
“Telefonda daha önce hiç duymadığım bir ses kendisinin İçişleri Bakanı olduğunu ve ANAP Hükümeti olarak beni Türkiye’nin ilk kadın valisi olarak Muğla’ya atamaya karar verdiklerini söyledi. Bir anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü sandım. Müthiş heyecanlandım, tüylerim diken diken oldu. Yine de içimden bir ses ‘Biri beni işletiyor oyuna gelme.’ diyordu. Karşımdaki ya gerçekten İçişleri Bakanı ise diye de nezaketi elden bırakmadan ‘Beyefendi herhalde bu bir dost şakası olsa gerek.’ diyebildim. Ama Sayın Kalemli, ‘Bu reaksiyonunuzu çok iyi anlıyorum, endişelenmeyin bakanlığımız kadrosuyla sizin yanınızda olacaktır.’ dedi. Bir anda sevinç, coşku ve endişe kapladı içimi. Dönemin hükümeti güvenoyu aldıktan sonra Sayın Kalemli ile Muğla’ya gittik. Kalemli, ‘Bu iğneli bir koltuktur. Üzerinde oturmak dikkat gerektirir. Vali Hanıma görevinde başarılar diliyorum.’ diyerek, beni vali koltuğuna oturttu.”
Aytaman, babasından dolayı politikanın içinde bir çocukluk geçirdiğini belirterek, vali olduğunda da vatandaşlarla sıcak bir ilişki kurmakta zorlanmadığını dile getirdi.
Muğla’ya atandığında vatandaşların yoğun sevgisiyle karşılandığını aktaran Aytaman, özellikle kadınların bu durumdan çok mutlu olduğunu ve boynuna sarılarak, sevgi gösterisinde bulunduklarını söyledi.
Kendisinin de kadınlara örnek bir misyon üstlenmekten memnuniyet duyduğunu anlatan Aytaman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir taraftan çok çekiniyordum, ‘Başaramazsam arkamdan gelen kadınlara kapılar kapanır.’ diye korkuyordum. Onun için büyük hırsla başarılı olmaya çalıştım. ‘Nereden çıktı bu hanım?’ diye soranlar oldu. Mülkiyeden gelmemem kuşku uyandırdı ve tepki çekti. O zamana kadar Türkiye’de hiç kadın vali ya da başbakan olmamıştı. Sadece milletvekilleri ve bakanlar vardı. Türkiye Cumhuriyeti idari hayatında çok büyük bir adımdı. Herkesin duyguları karışıktı, merakla benim ne yapabileceğimi ve yapamayacağımı takip ediyorlardı. Bunun güçlüğünü anlatacak kelime bulamıyorum. Öncelikli olarak, kadınlarla güçlü bağlar kurmaya çalıştım. Çünkü kadınlar da yıllarca hep bir kenara itilmişler ve ön saflara çıkamıyorlardı. Mesai arkadaşlarım arasında kadınları daha önemli mevkilere getirmeye çalıştım. Muğla’daki kadınlarla çeşitli etkinliklere katıldım. Eşofman giyip, sokakta yürüyüşe gitmekten tutun da çevreyi korumaya kadar birçok konuda faaliyette bulunmaya çalıştım. Atatürk bize bu yolu açmış üzerinden bu kadar yıl geçmiş, her alanda kadın kendini gösteriyordu. Ancak tüm illerin idarecileri arasında tek kadın bendim. O yüzden benim örnek olmam gerekiyordu. Hem de yol açıcı bir misyon yüklenmiştim. Ona gayret ettim.”
Aytaman, eteğinin boyundan saçının rengine kadar kendisiyle ilgili birçok şeyin basında yer bulduğunu belirterek, “Bu ilgiye rağmen ben sade, olduğum gibi giyindim. Onlarla uğraşacak vaktim de yoktu zaten. Muğla’ya hizmet etmekten ve yol açıcı bir misyon üstlenmekten çok mutluydum.” dedi.
“Bazen ‘Ben kadından talimat almam.’ şeklinde tavırlarla karşılaştım”
Lale Aytaman, Muğla’da ekibiyle çok büyük bir uyum içinde çalıştığını vurgulayarak, “İnsanlar ilk zamanlar bir kadın valiye nasıl hitap edeceklerini bilmediler. ‘Vali mi desek, Valiye Hanım mı desek, Valiçe Hanım mı desek?’ gibi söylemlerle karşılaştım. Ben de ‘Sayın Valim deyin, yeter.’ dedim. Köylere bir heyetle gittiğimizde insanlar bir kadın vali beklemedikleri için önce hep erkelere doğru koşardı. O dönemde basın çok güzel yaklaştı olaya. Her ne kadar her adımımı izleyip, ‘Bir şeyi cımbızlayabilir miyiz?’ diye baksalar da bana çok faydaları oldu. Çünkü ben çok açıktım, her şeyi basındaki arkadaşlarla daima görüşüyordum. Çevre konusunda termik santrallerle ilgili mücadele verdik. Hatta kapattığım da oldu. Zira benim daha sonra ne yaparım nereye atarım gibi endişem yoktu. ” diye konuştu.
Vali olarak Muğla’ya atandığında, oğlunun eğitimi için eşi ve çocuğunun İstanbul’da kalmasının kendisini çok zorladığını dile getiren Aytaman, bu zorlu süreci eşi Emekli Büyükelçi Reha Aytaman’ın desteğiyle aştıklarını söyledi.
Genelde olumlu tepki alsa da bazı erkeklerin “Ben kadından talimat almam.” şeklindeki tavırlarıyla da karşılaştığını söyleyen Aytaman, böyle tavırları da sabırla aştıklarını belirtti.
8 Mart Dünya Kadınlar gününde kadınlara tavsiyelerde bulunan Aytaman, şöyle devam etti:
“Özellikle kadınlar her alanda kendilerini en iyi şekilde eğitip geliştirmeliler. Siz ne kadar kendinizi iyi yetiştirirseniz hayattaki yollar o kadar size açılıyor, kendinize güveniniz artıyor. Annem, babam beni okutamayacak durumda değildi ama ben kendi ayaklarımın üstünde durmak istediğim için tatillerde de hep çalıştım, tecrübe sahibi oldum. Bir de şunu özellikle belirtmek isterim, insanları sevmek lazım. Onu yüreğinizde hissetmezseniz hiçbir görevde başarılı olamazsınız. İnsanları, yurdunuzu seveceksiniz. Türkiyemi çok seviyorum, ailemi çok seviyorum. Yani bir yerden bir mutluluk yakalayın ki o mutluluk sizi motive etsin. Özellikle kadın ve kızlarımız bir etki altında kalarak kendilerine olan güvenlerini yitirmemeli. Aileler de kızlarına ikinci sınıf evlat gibi davranmamalı ve onları destekleyip teşvik etmeli.”
Siyasette hala yeterince kadın olmadığına dikkati çeken Aytaman, “Vali olduğumda çok başarılı olursam, arkamdan Türkiye’nin tüm illerinde yarı yarıya kadın valiler görev alır diye düşünüyordum. Oysa bugün sayılarımıza bakın. Bu nedenle çalışmalarımızı sürdürmemiz lazım. STK’ların bu anlamda gayretleri çok büyük, kadınlar yetinmemeliler. Kadın bakışı çok farklıdır, o bakış açısını biz Türkiye’ye henüz getiremedik maalesef. Çocuklarımız ve gençlerimizin getireceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu