Fatma Girik: Güzel yaşadım ama artık kendimi iyi hissetmiyorum. Öldüğümde arkamdan kötü konuşmasınlar yeter
Bu yılki 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin afiş yüzü Fatma Girik’ti. Pandemiden dolayı festivale katılamadı ama kalbi oradaydı. Bu vesileyle buluştuk. Hem pandemi hem hayat hem sağlık hem de sanat üzerine konuştuk. Usta oyuncu diyor ki: Son dönemde sanatçılar, sanat dışında her şeyi konuşur oldu. Milletin türbanını, kıyafetini konuşmak biz sanatçılara düşmez. Bizi var eden halktır.
57. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin afiş yüzü sizdiniz. Ne hissettiniz?
Onur duydum. Pandemi nedeniyle katılamadım ama yüreğim hep oradaydı. Sinemaya adanmış bir hayat benimki. Bu adanmışlık içinde takdir görmek beni çok mutlu ediyor. Afişte ya ben ya Hülya Koçyiğit ya Türkan Şoray ya Filiz Akın olacaktı. Zaten bizler olmayacak da kim olacak? Bizim kadar emek veren var mı? Koca 63 yıl…
Sevenleriniz sizi çok merak ediyor. Sağlık durumunuz nasıl?
İyi değilim. Kendimi eskisi kadar iyi hissetmiyorum. Bacaklarım kötü durumda, birinin yardımı olmadan yürüyemiyorum. Çok oynak bir tansiyonum var. Bir de zaten beyin ameliyatı olmuştum, kafamda shunt takılı. Ameliyat olmasaydım kör olacaktım. Sağlığın gittikten sonra hayatın anlamı yok. Çok güzel yaşadım. Dilerim, herkes hayatı benim gibi yaşasın. Sonuçta yaşım da epeyce ilerledi. Bisiklete binip sek sek oynama çağım geçti ama yine de insan kendini iyi hissetmek istiyor.
YAŞAMAK HER ŞEYE RAĞMEN DİRENMEKTİR
Pandemi sürecinden nasıl etkilendiniz?
Her ölenle ben de ölüyorum, her yakınını kaybedenle ben de üzülüyorum. “Bu nasıl bir çağ?” diye sorguluyorum. Acı çeken insanları gördükçe bir zamanlar yaşadığımız saadetin ne kadar güzel olduğunu daha da iyi anlar olduk. O eski günleri mumla arıyoruz. Dünya berbat durumda. 10 aydan fazladır evden çıkmıyorum, sadece bir kez hastane kontrolüne gitmiştim. Gazete okuyorum, kitap okuyorum, televizyon seyrediyorum… Yaşamak, her şeye rağmen direnmektir.
İNSANLAR PATIR PATIR ÖLÜYOR, AŞI GELİRSE KOŞA KOŞA AŞI OLURUM
Aşıya güvenebiliyor musunuz? Türkiye’ye geldiğinde aşı olur musunuz?
Koşa koşa hemen olurum. Aşı üzerinden muhalefet ya da milliyetçilik yapılmaz, yanlış. Hemen gelsin, hemen şimdi vurulurum. Sağlık her şeyden önemli. İnsanlar patır patır ölüyor.
DÜNYA, KİMSENİN SEYRETMEK İSTEMEDİĞİ BİR GERİLİM FİLMİNE DÖNÜŞTÜ
Bugün dünyaya baktığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Dünya kimsenin seyretmek istemediği bir gerilim filmine dönüştü.
Dünyayla alakalı endişeleriniz neler?
Böyle bir süreci yaşayacağımızı rüyamda görsem inanmazdım. 65 yaş üstündekilere de biraz haksızlık ediliyor. Çözüm, onlara kısıtlama getirerek olmaz. Bence tüm ülkeyi en az 20 gün kapatmalılar. Hiç kimse sokakta olmayacak, ülkeye dışarıdan kimse girmeyecek ama işte olan yine gariban vatandaşa olur.
Evine nasıl ekmek götürecek? İnsanlar bu süreçte daha da fakirleşti. Zengin, malına mal ekliyor; fakir, gitgide fakirleşiyor. Dünyanın halini gördükçe yaşamın anlamını yitiriyorum. Birkaç yıl daha yaşasam ne olacak?
HERKES ANASININ KARNINDAN SOSYETE DOĞMUYOR, BİR MUZA HASRET GÜNLERİM OLDU
Yokluk görmeden yokluk görenin halini nasıl anlayabiliyorsunuz?
Benim de geldiğim yer bellidir ve ben o geldiğim yerleri hiç unutmadım! Bir muza hasret günlerim oldu. Bir restoran önünden geçtiğimizde camında takılı olan o döneri yiyememenin ne olduğunu iyi bilirim. Çok paralar kazandım ama fakirliği hiç unutmadım ve ben hep halkı düşündüm. Herkes sosyete doğmuyor. Önemli olan asalettir, iyi insan olabilmektir.
İSTESEM ALENGİR ÇEVİRİR VERGİ ÖDEMEZDİM AMA BEN DEVLETİ KAZIKLAYACAK BİRİ DEĞİLİM
Şimdi maddi durumunuz nasıl? Servetinizi iyi yönetebildiniz mi?
Allah’a şükür kimseye muhtaç değilim ama bugün ben bile sıkıntı yaşıyorsam asgari ücretle ev kirası ve fatura ödeyen, bir de üzerine çocuk okutanları düşünemiyorum. Uykularım kaçıyor resmen. Gelir ne kadar çoksa gider de o kadar çok oluyor. Bu ülkede çocuğu çikolata ister diye marketin önünden geçmeyen insanlar var. Gözü yükseklerde biri olmadım hiç.
Yıllardır çalışmadığımdan hazır yiyorum, dağ olsa dayanmaz. 63 sene film çektim. O dönemlerde 178 milyar lira ödeyerek vergi rekortmeni oldum. Devasa holdingleri geride bırakarak hem de… İstesem bir alengir çevirir, o kadar parayı vergiye ödemez yastık altına koyardım ama ben devletimi kazıklayacak biri değilim.
DARBE DE OLSA DEPREM DE OLSA İLK OLARAK SANAT GÜMBÜRTÜYE GİDER
Sanat dünyasının bugünkü durumuna dair ne söylersiniz?
“Ülke yanıp kavrulurken neden sinemaları, tiyatroları kapattınız?” diye kimseye tepki gösteremeyiz. Sanat böyle bir şey. Darbe de olsa deprem de olsa ilk sanat gümbürtüye gider. Ben; set emekçilerine, figüranlara ve dizi oyuncuları gibi yüksek ücretler almayan değerli tiyatrocularımıza üzülüyorum. Üç müteahhite verecekleri parayı sanatçıya, esnafa verseler keşke…
SEYREDİLMEYECEK FİLMDE ROL ALAMAM
Sağlığınız yerindeyken de ekranlarda değildiniz. Ne oldu da bu tutkunuzdan vazgeçtiniz?
Sürüsüyle teklif geldi ama ben Bodrum’a taşındım ve hayatım artık oradaydı. Pandemi öncesine kadar hâlâ teklif geliyordu. Ben paradan çok sanatımı seviyorum ama seyredilmeyecek bir filmde rol alamam. Para ve eşya benim için bir hiç!
SERVETİMİ AÇIKLIYORUM: 17 KEDİ BEŞ KÖPEK
Para her halükarda şarttır, Napolyon yanılıyor olamaz!
Herkes her konuda yanılabilir. Para ihtiyaç ama dünyadaki en önemli değer değil. Paranın satın alacağı bir insan olacağıma iyi insan olayım daha iyi. Ben zaten çok zengin bir kadınım. Annem, kardeşim, evlatlık bir kızım, evim, akrabalarım var. Daha ne olsun! Zengin olmak için pırlantalar mı takmam gerekiyor? Servetimi açıklıyorum: 17 kedi ve beş köpek. Ben özümü kaybetmedim. 14 yaşında babama artist olmak istediğimi söylediğimde, “Ne b*k olursan ol ama adam gibi ol” demişti. Ben de adam gibi işimi yaptım.
ÖLECEĞİM DİYE ÖDÜM KOPUYOR
Ölüm kavramıyla ilişkiniz nasıl? Ölümden korkar mısınız?
Hem de çok! Öleceğim diye ödüm kopuyor. Çünkü arkamda bana ihtiyacı olan kişileri bırakmış olacağım. Mesela annemden önce ölmek istemem. Ne yapacak bensiz? Ki yaşı da çok ilerlerde. Kızım var, Ahu, benden başka kimsesi yok ama öleceğim sonuçta. Allah sıralı ölüm versin herkese…
Herhangi bir vasiyetiniz var mı?
Öldüğümde arkamdan kötü konuşmasınlar bana yeter! Kimsenin canını yakmadım, kimseye kötülük yapmadım, kul hakkı yemedim, kimseyi hor görmedim, kimseye şımarıklık ya da güç gösterisi yapmadım. En önem verdiğim şey bu. İyi insan olmak, dünyadaki her şeyden daha zordur. Sanatımın da hakkını verdim. Halkın sanatçısı oldum.
YENİDEN DÜNYAYA GELSEM TEREDDÜT ETMEDEN ÖMRÜMÜ MEMDUH’UMUN ÖNÜNE SERERDİM
Hiç “Keşke” dediğiniz oldu mu?
Olmadı. İyi ki oyuncu olmuşum, iyi ki belediye başkanlığı yapmışım, iyi ki Memduh’umla evlenmişim. Memduh, benim hayattaki en büyük iyi kim. Yeniden dünyaya gelsem, tereddüt etmeden tüm ömrümü Memduh’umun yoluna sererdim.
Ne büyük aşk!
Anlatılmaz yaşanır… Anlatmaya kalksam cümleler yetmez.
MİLLETİN TÜRBANINI, KIYAFETİNİ KONUŞMAK BİZ SANATÇILARA DÜŞMEZ
Sanatçıların son dönemde ilginç çıkışları var. En son Selda Bağcan “Ben sol muhafazakarım, açık giyinmeyi ayıp buluyorum” dedi. Siz neleri ayıp bulursunuz?
Ben kişiler üzerinden konuşmayı, polemiğe girmeyi hiç sevmem. Kaldı ki çok değerli bir sanatçı. Sanatçı; sanat konuşmalı, halkı konuşmalı. Milletin türbanını, kıyafetini konuşmak biz sanatçılara düşmez. Bizi var eden halktır. Ben hayatta; insanların açın halinden anlamamasını, üçkağıtçılığı, yalanı dolanı ayıplarım. Kimsenin bikinisini türbanını ayıplamam.
Oynadığınız oyunculardan en çok hangisini beğenirdiniz?
Erkek oyuncuların da kadın oyuncuların da hepsi çok iyiydi. Kadir İnanır, Tarık Akan, Cüneyt Arkın…
UMARIM 2021, 2020’Yİ ARATMAZ
2020’yi uğurladık. 2021’den beklentileriniz neler?
2020, çok korkunç ve uğursuz bir yıldı. Umarım 2021, 2020’yi aratmaz. İşsizlik sorunu bitmez ama dilerim azalır, pandemi etkisini yitirir… Ben yaşayacağımı yaşadım ama istiyorum ki gençler ezilmesin bu kıyamette. Dünyanın güzelliklerini de yaşasınlar. Kimse “Neden böyle bir dünyaya geldim ki?” diyecek kadar sıkıntı, acı, yokluk çekmeyi hak etmiyor. Ah! Çocuklarımıza çok içim yanıyor.
Keşke ben de bir çocuk doğursaydım dediğiniz oldu mu hiç?
Aslında içimden dedim ama bir kızım var neticede. İyi bir anne olmak ya da anneliği hissetmek için illa doğurmak gerekmiyor. Ayrıca iki bilezik için anasını kesenleri gördükçe çok da Keşke” dememem gerektiğini anladım