Bugün kıyı kesimini rekreatif düzenleme ile herkesin kullanımına açtığını söyleyen Besa Marin Turizm İşletmeleri A.Ş (BESA) sahip olduğu The Bo Viera projesini hep birlikte yerinde görmeye geldik.
Bu proje ; hukuksuzluğun, yasaları çiğnemenin, kamu görevlilerinin görevlerini ihmalinin, doğa ve çevrenin nasıl katledildiğinin, fütursuzluğun “Ben yaptım oldu” uygulamasının somut ve acı bir örneğidir.
ÇED süreci henüz sonuçlanmadığı halde inşaat faaliyeti durmamış, devam etmiş ve etmektedir. Bodrum Belediyesi’ne yapılan ihbarlar neticesinde tutanak yapıldığı ifade edilse de inşaat durdurulmamıştır.
Herşey 2015 yılında başladı. Önce doğal bitki örtüsü, zeytin, meşe ağaçları, bu alanda yaşayan ve Bern Sözleşmesi ile koruma altında olan Ada Martısı, Ada Doğanı yuvaları, Akdeniz Foku, Kocakafa kaplumbağa ( caretta caretta) konaklama /yuvalama alanları yok edildi .
2016 yılından itibaren doğal kayalar dinamitle patlatılarak çıkan hafriyat doğrudan denize atıldı. Deniz içine dolgu yapılmaya, ekosistem, balıkların yaşam alanları, Barselona Sözleşmesi ile koruma altındaki denizlerin oksijen kaynağı, ormanı olan posedenia çayırları, deniz dip yaşamı insafsızca tahrip edildi.
Ceza Davası: Proje sahibi firmanın DHTA alanda izinsiz, yasaya aykırı işlemlere yapması sebebiyle 22.04.2016 tarihinde Bodrum Belediyesi ; denizdeki dolgu işlemlerinin kıyı kanunu ve imar yasasına aykırılığı sebebiyle yapı tatil zaptı düzenlemiş ve firma yöneticisi aleyhine Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Bodrum 6.Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/502 E. dosyası kapsamında 24.11.2017 tarihinde kıyı kanununa aykırılık suçu işlemesi, sanığın kastının ağırlığı, yargılama sırasındaki gözlemlenen ve pişmanlık duymayan tavırları sebebiyle mahkeme de olumlu kanaat oluşmadığı da belirtilerek ceza verilmiştir.
Hukuk Davası: Hazine tarafından proje sahibi firma aleyhine Bodrum 1. Asliye Hukuk Mh. 2017/48E. Sayılı dosya ile DHTA olan 31.454,43m2 kıyı vasfındaki alana yönelik bulunan, kıyı kenar çizgi içine ve deniz yüzeyine yapılan işgalin, müdahalelerin men’i ve tüm muhdesatların kal’ine, taşınmazların eski hale getirilmesine yönelik açtığı dava derdesttir. Karar duruşması 27 Mayıs 2021 tarihindedir.( saat: 14.35)
Hukuk davasında 2 ayrı bilirkişi heyeti inceleme yapmıştır. Her iki raporda ceza davası bilirkişi raporunda tespit edilen, kıyıda ve deniz dibinde yapılmış tahribat konusunda aynı görüştedir.
04.04.2019 tarihli bilirkişi raporu sonuç bölümünde “Dava konusu taşınmazların deniz cephesinde yapılan kazı, hafriyat ve dolgu çalışmalarının zaman için süreklilik arz etmesi”, dava tarihi ile keşif tarihi arasında kıyı bölgesinde yapılan çalışmaların durmaksızın devam etmesi sebebiyle kıyı kenar çizgisi içerisindeki dolgu alan dosya içindeki teknik evrak ve uydu görüntüleriyle hesaplanabilmiştir.” Olarak belirtilmiştir. Yani hukuksuzluk tespit edilmesine, ceza verilmesine rağmen bilirkişi incelemeleri sırasında dahi kıyıdaki kıyım fütursuzca devam etmiştir.
20.12.2020 tarihli rapor sonuç bölümünde de diğer bilirkişi raporlarıyla aynı şekilde “dava konusu alanda doğal yapının bozulduğu belirtilmiş , kıyıda düzenleme adı altında yeni aynalar, rampalar oluştuğu, bunların sonucu çıkan malzemenin büyük bir kısmı denizin içinde dolgu olduğu, dava konusu kıyı kenar çizgisi içine ve denize yapılan müdahalenin eski hale getirilmesinin mümkün olmadığı, deniz altında 27 metre derinliğe kadar deniz altı dolgusu yapıldığı, yapılan dolgunun deniz dip yapısının özelliğini ve yapısını bozduğu, özellikle posedenia ( deniz çayırları) üzerinde tahribata neden olduğu tespit edildiği “ belirtilmiştir.
Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile korunan deniz çayırları ( posedenialar) ve yaşam alanları tamamen tahrip edilmiştir.
Proje sahibi firma Hukuksuz , izinsiz müdahaleleriyle tüm bu tahribatlara neden olduktan çok sonra DHTA alanların iskele, dolgu, kıyı düzenlemesi olarak kullanmak amacıyla Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü’ ne müracaat etmiştir ve 14.11. 2018 tarihinde gerekli imar planlarının yapılmasını için “ön izin sözleşmesi “ imzalanmıştır. Ama ön izin şartlarını da yerine getirmeden devam etmişlerdir.
Bütün bu gerçekler ortada iken Firma; sanki hiçbir dolgu, işgal vb yapmamış gibi dolgu ve iskele yapımı için önceden yapması gereken süreci başlatmış ve “ Yapacağız, Koruyacağız ….vb.” kopyala , yapıştır yöntemiyle bir ÇED dosyası hazırlamış ve Halkın Katılımı Toplantısı pandemi ortamında yapılmıştır. İtirazlarımız da kabul görmemiştir. TMMOB Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği, Bodrum Kent Konseyi , STK.lar itiraz dilekçelerini ekleriyle komisyona teslim etmiştir.
Firma tarafından ÇED İDK ya sunulan son ÇED dosyasında bir değişiklik yapılmış; inşaat alanlarının kıyı kesiminde kalan ve DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFU ALTINDA OLAN ALAN’la ( DHTA) ilgili DOSYAYA KONU PROJE KAPSAMINDA; “Herhangi bir dolgu faaliyeti ve iskele yapılmayacaktır” “ Rekreatif alan olarak düzenlenip, herkesin kullanımına açılacaktır” olarak belirtilmiştir. Bu dosyaya da Bodrum Kent Konseyi olarak itirazlarımızı ilettik.
Halbuki fiili durumda DHTA olan alanda yasalara aykırı olarak dolgu , düzenleme 2016 yılından başlayarak yapılmış ve Çevresel Etkileri Açısından geri dönüşü mümkün olmayan tahribata neden olmuştur. Bu nedenle aleyhlerine davalar açılmıştır.
2016 yılından beri ilk kaya parçasının denize atılmaya başladığı andan itibaren; doğanın, yaşam alanlarımızın yok edilmesine, hukuksuzluğa karşı çıkarak M.B.Ş.Belediyesi, Bodrum Belediyesi, Ç.Ş.B. ve İl Müd. , savcılık nezdinde şikayet ve itirazlarla mücadele etmeye çalışıyoruz.
ÇED İDK ya yaptığımız itirazlarımızla ilgili henüz sonuç almadığımız bu süreçte dahi proje sahibi firma izinsiz, hukuksuz, yasaları çiğneyerek işlemlerine devam ediyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Muğla Valiliği, Muğla Büyükşehir Başkanlığı, Bodrum Belediye Başkanlığına görevlerini hatırlatıyoruz. Yetkili kurumlar yasal ve idari süreçleri başlatıp, gereğini yapmadıkları takdirde haklarında suç duyurusunda bulunacağımızı bildiriyoruz. 21.05.2021