İslam inancına göre, peygamberlerin hayatında önemli hadisenin yaşandığı, bereket, paylaşma birlik ve beraberliğin simgesi aşurenin yapıldığı muharrem ayının onuncu günü olan “Aşure Günü” yarın idrak edilecek.
Ankara
İslam inancına göre, Hazreti Adem’den itibaren peygamberlerin hayatında önemli hadisenin yaşandığı, bereket, paylaşma, birlik ve beraberliğin simgesi aşurenin yapıldığı muharrem ayının onuncu günü olan “Aşure Günü” yarın idrak edilecek.
Arapçada “on” anlamına gelen “aşara” kelimesinden türeyen Aşure Günü, hicri yılın ilk ayı muharremin onuncu gününe denk geliyor. Hadis kaynaklarına göre, Hazreti Nuh’un gemisinin tufandan kurtulması ve Hazreti Musa’nın Kızıldeniz’den geçerek İsrailoğulları’nı Firavun’dan kurtarması hadiseleri de bugünde gerçekleşti.
Ayrıca kültür tarihine ait birçok esere göre, Hazreti Adem’in işlediği günahtan sonra tövbesinin kabul edilmesi, Hazreti İdris’in diri olarak göğe yükseltilmesi, Hazreti İbrahim’in ateşte yanmaması, Hazreti Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması, Hazreti Eyyub’un hastalıklarının iyileşmesi, Hazreti Yunus’un balığın karnından çıkması ve Hazreti İsa’nın doğumu ve ölümden kurtarılarak göğe yükseltilmesi gibi hadiselerin de bugün yaşandığı rivayet ediliyor.
Aynı zamanda Emevi Devleti’nin ikinci Halifesi Yezid bin Muaviye tarafından hicri takvime göre 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin ve 72 yakınının şehit düştüğü “Kerbela olayı” da bugün yaşandı.
Bu olayların muharrem ayının onuncu gününde yaşanmasına büyük önem atfeden Müslümanlar, bugünü nafile orucu tutarak geçiriyor.
Hazreti Nuh ve onun çağrısına uyarak gemiye binenlerin aşure aşı tüketmeleri dolayısıyla Müslümanların aşure yaparak paylaşma geleneği de bugün yaşatılıyor.
“Halkımız hoşgörü, birlik ve beraberlik için aşure aşını pişiriyor”
Hazreti Muhammedin muharrem ayının 9. ile 10. günü veya 10. ile 11. günleri oruç tuttuğunu anımsatan Kapukaya, şöyle devam etti:
“Muharrem ayının 10’uncu gününe Aşure Günü denmesinin Hazreti Nuh ile alakası yoktur. Hazreti Nuh’un gemisinde aşure aşının pişirildiğine dair rivayetler nakledilir. Ancak, İslam kaynaklarında böyle bir kayda rastlanmıyor. Günümüzde pişirilen aşurenin bununla bir alakası yoktur. Bu konuda Peygamberimizin herhangi bir uygulamasına rastlanmamıştır. Bu örf ve adetten kaynaklanan bir durumdur. Halkımız hoşgörü, birlik ve beraberlik için aşure aşını pişiriyor, bunu sadaka ve sevap için dağıtıyor.”
“Kovid-19 tedbirlerine uyun”
Aşure tatlısı pişirirken ve dağıtırken maske, mesafe ve temizlik kuralarına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Kapukaya, “Kovid-19 sürecinde az sayıda kişiye veya ailemiz arasında dağıtmak kaydıyla bu geleneğimizi devam ettirebiliriz. Kovid-19’un aşure tatlısı dağıtımı vesilesiyle yayılması hiç hoş olmaz. Buna dikkat etmemiz lazım. Bir taraftan örfümüzü, adetimizi yerine getirirken diğer taraftan insanların hastalanmasına vesile olursak bu vebaldir.” değerlendirmesinde bulundu