Bodrum’da Turizm Sezonun 2-3 aya sıkışmasından kime sorsak şikayetçi. Fakat durumu terse çevirmek için bir kaç kişinin dışında hiçbir çaba görünmüyor.
Bunun bir sürü nedeni var. Yerel ve global rekabet şartları,yeni kontrat pazarlama teknikleri,talep aldığımız bölgelerdeki savaş gerginlikler, pandemi ve sonrası ekonomik olumszluklar ile fiziki şartlar en başta gelen sebepler olarak göze çarpıyor.
Yerel ve global rekabet şartları :
Bizimle yakın özellikte çok sayıda ülke turizme ağırlık vermeye başladı. Hırvatistan, Mısır, Tunus gibi ülkelere ciddi talep kaymaları yaşanıyor. AB milliyetçiliğini de göz ardı etmemeliyiz. Örnek olarak Türkiye ile Akdeniz çanağında bir ülkeye gitmek konusunda çoğunlukla AB ülkesi ülkeler birbirlerini tercih ediyor.
Dış pazarlarda yakın bölgeler Didim ve Dalaman Havaalanından yolcu alan destinasyonlar ile içpazarda Çeşme ciddi manada Bodrum’u zorluyor.
Geçmişte başını Halikarnas diskonun çektiği ünlü mekanlarıyla bir yaşam merkezi Barlar sokağı, sandalet,doğal sünger, ve yerel hediyelik eşyaların satıldığı mekanlarla, ev pansiyonlarıyla, çivit mavisi pencereleriyle bir kasaba kimliğine sahip Bodrum’un yerinde artık yeller esmektedir.
Sadece Kale ve mavi deniz ile bu iş yürümüyor. 2 katlı beyaz evlerin ağırlıkta olduğu yöresel mimariden gittikçe uzaklaşıyoruz. Hele ki tepelerin silueti kayboluyor. En tehlikeli gelişme bu, farklı bir yere dönüşmeden bu gidişe dur demeliyiz.
Pandemi dönemi sonrası yazlıklar sürekli konuta dönüştü. Bodrum nüfusu katlandı. Belediyeler hizmet yetiştiremez duruma geldi. Ne su ne temizlik hizmeti hiçbir şey yetişmiyor.
Dubai gibi örneklerin faydalı taraflarını alıp Kent Kimliği yaratmayı öğrenmeliyiz. Bodrum’u bir tatil Köyü gibi bütün halinde en baştan planlayıp yap-bozdan vazgeçmeliyiz.
Sezonu uzatmak için ortak bir akıl ile topyekün çalışmalıyız. Devlet,Belediyeler, Turizm sektörü, Sivil Toplum Kuruluşları,Kalkınma ve Planlama kuruluşları birlikte çalışmalıdır. Bu saydıklarımdan Devlet adına en başta Turizm Bakanlığı motoru çalıştıran güç olmalı. Turizmin geliştiği dönemlerde ticari olarak yatırımın cazip olmadığı bölgelerde Turizm Bakanlığı öncülük etti ve Turban otellerini açtı. Bu oteller hem talep çekti hem de kurulduğu bölgede turizmin gelişmesine öncülük etti. Zaman içinde özel sektör yatırımları ile devam etti.
Kış döneminde yatırımlarını artıran belediyeler ve müteahhitlik firmalarının bu dönemde gelen turistlerin seyahatini olumsuz etkileyecek görüntülerden kaçınmaları gerekmektedir. Geçmişte sezonun ortasında toz topraktan otele gidemeyen turistin Marmaris’e götürüldüğünü gördük.
Sezonun kısa olması büyük yetişmiş iş gücü kaybına sebep olmaktadır. Sezon uzatma çalışmalarında bu kayıpların durdurulması yanında başka sektöre giden yetişmiş iş gücünün geri kazanımı da planlanmalıdır.
Sektörün devletten bazı talepleri var. Tesislerin kış sezonu açık tutulup tutulmaması ekonomik bir kararın neticesinde verilen kararla belirleniyor. Tesisin kapalı tutulması ile faal olması arasındaki kaz-zarar dengesine bakar yatırımcı. İşte işin püf noktası burada…
Bilhassa Kasım başı ile Mart sonu arasındaki dönemde talep yaratarak ve biraz da devletten teşvik ve indirimler alarak orta vadede bir dengelenme yaratmalıyız.
Talep yaratmak için ne tür aksiyonlar yapılacağına sektör temsilcileri ve yerel idareciler kafa yormalıdır. Festivaller,etkinlikler,yerel turlar,yarışmalar gibi süreçler değerlendirilebilir.
Otelciler olarak devletten beklentilerimiz :
1 Kasım – 31 Mart arasında
-Konaklama vergisinin indirimi veya muafiyeti
-Elektrik tarifelerinde indirim
-Su tarifelerinde indirim
-İlave personel istihdamına karşılık sigorta muafiyeti,Ücretlerde gelir vergisi indirimi
-Otellerdeki eğitim faaliyetlerine İşkur ve Kalkınma Ajansları desteği
-Havayolu şirketleri yakıt desteği
-Havalanı vergi ve ücretlerinde indirim
-Bölge ve Etkinlik tanıtımlarına TGA ve Kalkınma Ajansları desteği benzeri seçeneklerin değerlendirilmesini gerektiğini düşünüyorum.
Netice olarak bir yerlerden başlamak gerekli. Ama çok acil.