Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın maden ocağında meydana gelen ve 9 işçinin toprak altında kaldığı faciadan kısa bir süre önce madenciler tarafından çekildiği belirtilen çatlak fotoğrafları bilirkişi raporunda yer aldı. Rapora giren 3 kare fotoğrafta dağ şeklinde istiflenen siyanürlü toprakta devasa yarıkların oluştuğu görülüyor.
Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat saat 14.28’de kayan toprağın altında kalan 9 Yerlikaya ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar yakından takip ediyor. 24 saatlik periyotlarla basını bilgilendiren Bakanlar, çalışm işçiyi arama kurtarma çalışmaları 7’nci gününde de aralıksız devam ediyor. 940 hektarlık bir araziye sahip maden ocağındaki çalışmaları İçişleri Bakanı Alialarda gelinen durumu anlatıyor. Maden ocağının liç alanında biriken 35 milyon metreküp toprağın Sabırlı deresine kayan 5 milyon metreküplük bölümünün daha önce belirlenen yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki mermer ocağına nakli devam ediyor. 2 bin 700’ü aşkın personelin dışında 800 araç, 60 ekskavatörle günde 1000 ile 1500 kamyona yakın toprak nakli gerçekleştiriyor. İklim koşulları ve özelikle jeoradarların devamlı takibi ile bölgedeki çalışmalar güvenli bir şekilde sürdürülüyor.
İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen 4 savcı tarafından sürdürülen soruşturmada bugüne kadar 9 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 6’sı ‘taksirle ölümü ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan tutuklanırken, aralarında şirketin Türkiye müdürü C.D.’nin de olduğu 3 kişi adli kontrol ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı. Soruşturma çok yönlü olarak devam ederken bilirkişi raporunda olaydan bir süre önce işçiler tarafından alanda çekildiği belirtilen çatlak fotoğrafları yer aldı. Fotoğraflarda çatlakların büyüklüğü ve çevreye yayılması dikkat çekti.
‘HEYELAN RİSKİNDEN DOLAYI ARAMA FAALİYETLERİNİ DURDURDUK’
Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeni ocağında toprak altında kalan 9 işçiyi kurtarma çalışmalarını koordine eden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, çalışmaların 7’nci gününde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Son 3-4 gündür sahada şartların çok zor olduğunu söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Zira çok ciddi heyelan riskiyle karşı karşıyayız. Bu heyelan riski içerisinde elbette ki özellikle orada çalışan AFAD’daki kardeşlerimizi risk altına almadan onlar için ilave bir tehlike oluşturmadan ve bu emniyet koşullarından taviz vermeden çalışma imkanını sürdürmeye ve korumaya gayret ettik. Fakat, özellikle dün geceden itibaren ifade ettiğimiz heyelan riski biraz daha yoğunlaştı. Dolayısıyla özellikle o yığının kaymamış bölgelerinde şu anda ciddi bir hareketlilik var. Bu çalışmalardan bu risklerden dolayı şu anda sahada faaliyetleri durdurmuş durumdayız” dedi.
‘SUDA ENDİŞE EDİLECEK BİR OLUMSUZLUK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR’
DSİ ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın su analizlerine devam ettiğini söyleyen Bakan Bayraktar, “Gerek DSİ, gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız sürekli ölçümler almak suretiyle hem suyu hem toprağın kalitesini kontrol ediyorlar. Bugün itibariyle söyleyeceğimiz şey şu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın buradaki laboratuvarlarında ve Ankara’ya gönderdikleri numunelerde çok şükür şu anda herhangi bir endişe edilecek bir olumsuzluk söz konusu değildir. Yani diğer günlerde olduğu gibi bugün de çok şükür bu alanda henüz bir sıkıntı görmüyoruz. Ama ifade ettiğim gibi özellikle baraj tarafındaki çalışmalarımızı yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz. Bu heyelan riskiyle alakalı birçok akademisyen hocalarımız da buradadır. Bizim ekiplerimizle beraber ilgili bütün kurumlarımızla beraber şu anda o heyelan risklerini nasıl ortadan kaldırırız ona gayret ediyoruz, ona çalışıyoruz. Bu konuda belki yarın sabah, yarın öğlene kadar yapacağımız çalışmalarda daha net bir tablo ve bir yol haritası önümüze koyacağız ve çıkacak gibi gözüküyor. Onları da sizlerle inşallah paylaşırız. Onun ötesinde şu anda bu yoğun heyelan olmuş toprağın kaldırılması ve istiflenince yeni alanla alakalı da birkaç alternatif üzerinde çalışıyoruz. Bunlarla ilgili tespit ettiğimiz birkaç lokasyon var. Bununla alakalı tabii orada nihai hangi şartlarda buranın istifleneceğiyle alakalı Onu da en kısa sürede belirleyip heyelan riski ortadan kalktığı anda bu toprağın oraya aktarılmasıyla alakalı süreci başlatacağız” diye konuştu.
BAKAN YERLİKAYA: KÜTLE STABİL DEĞİL MAALESEF AKTİF
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise “Biz İçişleri Bakanlığı, AFAD olarak 9 canımızı aramayla ilgili ilk günden bu ana kadar çalışıyoruz. Hep söylüyoruz insan kaynakları açısından, araç yönünden her şeyimiz tam. Bu hem sabırlar vadisine gelen o bugünkü ölçülme 8 milyon metreküplük saymayla oluşan toprak kütlesi hem de hemen onun arka tarafındaki mangan ocağına gelen bugünkü ölçümde 2 milyon metreküplük kaymayla toprak kütlesinde canlarımızı arıyoruz. Planımız var, buradaki kayan kütleden dron radarlarla beraber aramış olduğumuz araç konteynerle ilgili olan lokasyonlarla ilgili çalışmalarımız belli. Tüm arama- kurtarma veya tüm arama faaliyetlerinde bizim olmazsa olmaz bir önceliğimiz var. Nedir o? Arama- kurtarma veya arama faaliyetlerinde bulunan AFAD ve onların koordinasyonundaki tüm insan gücünün güvenliğidir. Yani önce güvenlik. Biz bu arama faaliyetini yaparken bir arkadaşımızın canına Allah göstermesin halel gelmemesi için başta bilim insanlarımız ve buradaki gerçekten mühendislerimizle muhteşem bir teknoloji var. Hem sabırlar vadisinin olduğu kesimdeki arama faaliyeti hem de mangan ocağındaki arama faaliyetlerinin üst kısımlarındaki yani toplam kütlenin bulunduğu liç alanı dediğimiz alanla ilgili yukarıdaki hakim tepelere yerleştirilen jeoradarla sismik anbean ölçümler yapılıyor ve bir alarm sistemi de var. Eğer orada henüz her iki tarafa sabırlar ve mangan tarafına kaymayan ama kayma ihtimali olursa aşağıdaki arama faaliyetindeki arkadaşlarımızın çalışan kamyon, iş makineleri vesaire onların tamamıyla ilgili çok hızlı çalışan bir uyarı mekanizmamız var. Şimdi açık konuştuğumuzu biliyorsunuz. Mangan ocağıyla dün akşam ilk anından itibaren 6 gün önceki olduğu günden bu yana oradaki duran kütlenin stabil değil maalesef aktif ama gittikçe de daha aktif hale gelme riskini görünce biz oradaki arama faaliyetini durdurduk. Sabırlar derisindeki aramayla ilgili oranın da tamamıyla ilgili yine onun üstünde duran liç alanındaki kütlenin bir bölümünde maalesef stabil değil. Orada da aktif olduğunu gördük. Bunun dışında kalan yerle ilgili de aramayla ilgili çalışmaları yine baştan söylediğim gibi önce güvenlik duruşuyla ilkesiyle devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.
‘HEYELAN 2.0 ŞİDDETİNDE DEPREME NEDEN OLDU’
AFAD tarafından olay günü saat 14.30’da İliç merkezli 2.0 büyüklüğünde yaşanan depremin heyelanı tetikleyip tetiklemediği sorusunun üzerine Bakan Bayraktar, “Bugün bizim teknik ekibin akademisyenlerin değerlendirmesi heyelandan dolayı bir depremin olduğu şeklinde. Yaklaşık 2.0 şiddetinde bir deprem. Yani akademisyenlerin ve teknik analizin değerlendirilmesi o şekilde. Bir deprem sonrası heyelanın değil ama heyelan o kadar büyük oldu ki bunun yaklaşık 2.0 şiddetinde bir deprem etkisine neden olduğunu arkadaşlar ifade ettiler” dedi.
Ayrıca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın da bölgeye gelerek incelemelerde bulunacağı öğrenildi.
TUTUKLANAN 6 KİŞİNİN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında kayan toprağın altında kalan 9 işçi ile ilgili başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilen 6 kişinin ifadeleri ortaya çıktı. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen 4 savcı tarafından sürdürülen soruşturmada bugüne kadar olayla ilgili olarak 9 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 6’sı ‘taksirle ölümü ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan tutuklanırken, aralarında şirketin Türkiye müdürü C.D. ile A.R.K. ve M.T.A., adli kontrol ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı. Soruşturma çok yönlü olarak devam ederken, tutuklanan Murat Bayraktar, Şenol Demir, Soysal Doğan, Abdulkadir Cansız, Hüseyin Üstündağ ve Kanada uyruklu Jain Ronald Guille’nin ifadeleri ortaya çıktı.
‘KENAN ÖZ ‘YIĞIN LİÇ BÖLGESİNDE ÇATLAKLAR’ VAR DEDİ’
Savcılıktaki ifadesinde sabah saatlerinde çatlakların fotoğraflarının geldiğini belirten oksit kırıcı mühendisi olarak görev yapan Şenol Demir, “Yanımdaki arkadaşımla beraber yığma liç bölgesine çıktık. Buradan online toplantıya katıldık. Toplantıda iş güvenliği anlamında sıkıntı olup olmadığı soruldu. Yığın liç kıdemli süpervisörü Kenan Öz ‘Yığın liç bölgesinde çatlaklar’ var diyerek bakılmasını söyledi. Daha sonra toplantı sonlandırıldı. Murat Bayraktar yığın liç bölgesine geldi. Jeofizik Departmanına iş sağlığı ve güvenliği sorumlu personeline çatlaklar ile ilgili bilgi verilerek sahaya gelmesi istendi. Toplu bir şekilde çatlaklar incelendi. Bu sırada ben yığın liç alanından ayrılarak ofisler bölgesine geçtim. Ofis bölgesinde ben Anagold Güvenlik Müdürü Hakan Şahin, finans departmanından Serkan Köse ve Mehmet Sarıtaş ile beraber Anagold’un ay başından planladığı denetleme üzere yığın liç bölgesine gittik. Denetlemenin yarısında Kaan Murat Akpolat ve ekibi ile karşılaştık. Kaan Murat bizlere hitaben sahayı boşaltıyoruz. Bana da ayrıca ‘bilgilendirme maili atar mısın’ dedi. İdari ofisler bölgesine giderek maili hazırladım ve ‘ikinci bir bildirime kadar yığın liç bölgesine girişler kapatılmıştır’ diyerek maili hatırladığım kadarıyla iş güvenliği grubuna, bakım grubuna, sülfit operasyon, oksit operasyon, İliç white gruplarına 10.50’de gönderdim. Rutin işlerime geri döndüm. 14.28’de ofisteydim, deprem olduğunu düşünerek dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda da yığın liçin kaymış yıkılmış olduğunu gördüm. Hemen apar topar olayın olduğu yığın liç kırıcı bölgesine gittim. Gitmemdeki amaç personelleri veya yardıma muhtaç olan varsa yardım etmekti. Yığın liç bölgesine giden yolda yolun çatallaşan kısmında güvenlikler tarafından durduruldum. Burada personelleri tek tek aradım. 8 kişiye ulaşamadım” dedi.
‘OLAYIN OLDUĞU GÜN ÖNCESİNE KADAR TEDBİR ALINMADI’
Bahse konu iş kazası hakkında aynı gün saat 10.50’de Anagold personellerine talep üzerine mail yolu ile bildirdim yaptığını belirten Şenol Demir, “Konuyu daha önceden bilmiyordum. Aynı günün sabahı Whatsapp grubundan gelen mesaj ile öğrendim. Güvenlik tedbiri almak benim görevim değildir. Ancak her ihtimale karşı bildirilmesi istenen girişlerin kapatılması hususunu mail yolu bildirdim. Bununla ilgili olayın olduğu gün öncesine kadar tedbir alınmadı. Bununla ilgili bilgimiz yoktu. Yarılma/ çatlama durumu söz konusu değildi. Ben en son yığın liç bölgesine 11.02.2024 Pazartesi günü öğleden sonra gitmiştim. Yığın liç bölgesinde sorun yoktu. Ben kabahatin yığın liçin dizayn, yani yığını yapan şirkette olduğunu düşünüyorum. Maden içerisinde bulunan yığın liç bölgesinin faz/ alan genişletmesi için yapılan patlatmalarda etkili olabileceğini düşünüyorum. 13.02.2024 günü Anagold Maden sahasında patlama yapıldı. Her gün saat 12.00 ile 12.30 arasında patlatma yapılmaktadır. Ancak olayın olduğu 13.02.2024 günü patlatma, olayın olduğu yere 500 metrelik alandan daha uzaktır. Maden sahası boşaltılmadı, bilgim yoktur. Boşaltılması yetkisi de bende yoktur. Kimse böyle bir şey olmasını istemez. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.
‘HAREKETLENMEYE BAŞLADIĞINI FARK ETTİM, KOŞARAK UZAKLAŞTIM’
Olay günü yapılması gereken işleri ve görevlerini yaptıklarını söyleyen Soysal Doğan ise ifadesinde şunları söyledi:
“Yığın liç sahasında bulunan kendi konteynerlerimize gittim. Günlük rutin olan saha kontrollerimizi yaptım. Sahada çalışan İshak Demir, İsa Taşdelen ve yığın liç ekip liderlerinden Kenan Öz beni cep telefonundan aradı ve ‘sahada çatlak olduğunu araç ile beni alacağını’ söyledi. Saat 08.20 sıralarında, Kenan Öz ile beraber olayın meydana geldiği sahaya çıktık. Mühendisimiz Kaan Murat Akpolat, Murat Bayraktar, İSG Mühendisi Gizem Gazcı, Çevre Mühendisi Can Serdar Hastürk, Jeoloji Mühendisi Ali Rıza Kalender de olaya konu sahaya saat 09.00 sıralarında geldiler. İncelemeleri sonrası sahada bulunan YESTİ firması ve Mürekkepçiler firması sahadan çıkarıldı, çalışması durduruldu. Arkadaşlarımla lift 20 noktasına kontrol için görevlendirdim, kendim de yalnız olarak lift 33 bölgesine gittim, aramızdaki mesafe yaklaşık 30 metredir. Çatlakları kontrol ederken alanın hareketlenmeye başladığını fark ettim ve alandan koşarak uzaklaştım. Alan komple kaymaya başladı, kendim güvenli bir alana gittim. Kendi konteylerimize baktığımda hiçbir şey göremedim ve derhal güvenlik birimimizi aradım.”
‘DOĞU BÖLGESİNDE 2 RADAR VE 2 ROBOTİK MAKİNE EKSİKTİ’
Şirkette Oksitproses Müdürü olarak görev yapan Hüseyin Üstündağ, ifadesinde şunları söyledi:
“Anagold Maden şirketinde Okitproses Müdürü olarak yaklaşık 5 aydır görev yapıyorum. Aynı zamanda 15 yıldır maden mühendisiyim. Liç bölgesindeki projelendirme yurt dışı kaynaklı firma olan GRE isimli şirkete aitti. Bu şirket projelendirmeyi yaptı ve bizim şirket bünyesindeki proje ofisine uygulaması bırakıldı. Şirket bünyesindeki projeye göre 36 kata kadar yükleme yapılmasında bir sıkıntı yoktu. Biz daha 33’üncü kattaydık. Ben liç bölgesinde kırılmış malzemenin serilmesi ve sulama işlerini yapıyorum. Benim altımda başmühendis Murat Bayraktar çalışmaktadır. Ben olmadığım zaman vekil olarak yerime Murat Bayraktar bakıyordu. Olayın meydana geldiği liç 2010 yılından itibaren yapılmaya başlanan liçti. Bu bölgedeki ana yönlendirmeyi Anagold’un mühendisleri yapmaktadır. Ancak bölgede çalışanlar taşeron firmanın işçileri olabilmektedir. Radar işletme kısmı her pazartesi raporlarını bizle paylaşırdı. Bu kısmın amiri Mehmet Türk’tür. Ancak radara bakan kişi Ali Rıza Kalender’dir. Liç projesine gerek kaplanılan alan gerekse de yükseklik olarak uyulmuştur. Fazla yükleme yapılmamıştır. Doğu bölgesinde 2 radar ve 2 robotik makine eksikti. Bunun için açık işleme birimi bütçesinde yer ayrıldı. Ancak olay olduğu tarihte bu bölgede henüz cihazlar alınmamıştı. Serme işleminde serilen toprak içerisine çimento ve kireç eklenmektedir. Bunun azaltılması yahut çoğaltılması analize gönderdiğimiz şirket içerisindeki teknik birim ve dışında analizi yapan firmaya aitti. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda miktarı azaltma veya çoğaltma yapabiliyorduk. Biz kendi bünyemizde bunun kararını veren kişi değildik. Bu olayın olduğu gün İstanbul’a araç almak için gitmiştim. Olay olduktan sonra duyar duymaz hızlı bir şekilde olay yerine intikal ettim. Göreve başladığım ilk dönemde liç bölgesinde bir açılma olmuştu ancak bu radarla tespit edilmeyecek kadar az bir alandı. Burayı çakılla jeoteknik birimin verdiği bilgi doğrultusunda kapattık. Herhangi bir sıkıntı olmadı.”
‘ALAN GENİŞLEMESİ İÇİN PATLATMA YAPILIYORDU’
Oksit bölümü başmühendisi Murat Bayraktar, “Ben oksit bölümü başmühendisi olarak görev yapıyorum. 2023 yılında liç bölgesindeki görevime başladım. Onun öncesinde Anagold şirketinde 2010 yılında kırıcı ve yığın liçi kısmında süpervisor olarak başladım. Ben 2010 yılından bu yana kırma eleme ve yığın liçini döküm işinde çalışıyorum. Borulama ayrı bir birime aitti. Borulama işi oksit bölümü içerisinde ayrı bir birimdi. Liç bölgesi benim göreve başladığım dönemde oluşmaya başlıyordu. 2020 yılından 2020 yılına kadar maden mühendisi olan şirket müdürlerimizce nereye ne miktarda dökeceğimiz söyleniyordu. Bu dönemde ayrıca dışardan destek de alıyorduk. Ancak 2020 yılından itibaren GRS şirketiyle danışmanlık konusunda anlaşıldı. O tarihten itibaren nereye ne dökeceğimizi bu şirket çiziyordu. Bizim Anagold birimi içindeki proje birimi bu şirketle birlikte yığın liç işinde bizi yönlendiriyordu. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda nereye ne kadar dökeceğimizi dizayna uygun belirliyorduk. Liç bölgesinde mebran işini Yesti firması yapmakta, inşaat işlerini ise Çiftay şirketi yapmaktadır. Çiftay şirketi kamyonla malzeme taşınması, delme patlatma işlerini yapmaktadır. O gün de 12.00 gibi patlama yapıldı. Mürekkepçi isimli firma da aynı Çiftay gibi inşaat ve kaba hafriyat işlerini liç bölgesinde yapmaktadır. Ancak projeye uygun yönlendirmeyi Anagold şirketi proje birimi yapmaktadır. Her basamak 8 metreden oluşturulmakta projeye göre 36’ncı basamağa kadar çıkma yetkimiz vardı. Biz 33’üncü basamaktayken bu olay meydana geldi. Liç içerisine katılacak çimento 16, kireç 2-4 kilogram arasında değişmektedir. Kireci PH için kullanmaktayız. Çimentoyu ise bağlayıcılık özelliği nedeniyle kullanmaktayız. Son zamanlarda ton başına 16 kilogram şeklinde karışım yapardık. Karışımı denetleyen kişi kırıcı mühendisimiz Şenol Demir’dir. Bu karışım yapılarak büyütme yapılır. Döktüğümüz liç, topak topak hale getirilir aynı zamanda bu dökülen malzeme teste gider. Herhangi bir eksiklik olduğunda çimento ve su karışımıyla bu eksiklik giderilir. Olayın meydana geldiği gün saat 08.30’da iş güvenliğiyle ilgili rutin yaptığımız toplantıyı yapmak üzere toplandık. Yığın için kıdemli süpervisorumuz Kenan Öz bize çatlaklar olduğunu söyledi. Ben direkt toplantıyı bırakarak sahaya çıktım. Çıkmadan önce de Abdulkadir Cansız Bey’e konu hakkında bilgi verdim. Ben çıktığımda yukarıda Kenan Öz, Ramazan Çimen, Kaan Murat Akpolat ve Yesti firmasının çalışanları yaklaşık 25 kişi ve Mürekkepçi firması çalışanlarından bir kısım çalışan vardı. Yine proje departmanından İsak Aslan vardı. Biz alanda önce çatlakların olduğu yeri gezdik. Çatlaklar çizgi hat boyu şeklindeydi. Güneybatıdan kuzeydoğuya süreklilik arz ediyordu. Jeoteknik Berkay Mısır ile görüşme yaptık. Kendisi 70 milim kayma olduğunu söyledi. Bu kayma miktarı tehlikeli bir miktardır. Bütün çalışanların alanı terk etmesi için süratli bir şekilde bağırarak uyarıda bulundum. Ellerinde ne malzeme varsa bırakıp çıkmalarını söyledim. Onlar alanı terk edene kadar ben alanı terk etmedim. Biz alanı tamamen boşalttık. Saat 10.00’da toplantıya katılmak için oradan ayrıldım. 10.30’da liç bölgesine gittik yolların hepsini kapattırdım. Sonra liç bölgesine gittik. Biz gidene kadar solüsyon devam ediyordu. Gider gitmez tüm yolları kapattık, çalışmayı bitirdik. Alanı tamamen boşalttık. Ancak şirket bünyesinde çalışan üst düzey yönetici olduğunu düşündüğüm 3 yabancı şahıs vardı. Bu kişiler liç alanını görmek istiyorlardı. Bizim dubalarla yolu kapattığımız görünce Soysal Bey, engel olmaya çalışıyordu. Kaan Murat Akpolat’ı arıyor. Kaan Murat Bey müsaade verince 3 arabayla liç bölgesine giriyorlar. O arabanın birisinde Adnan Keklik, ikisinde Elif Hanım ile Kaan Murat Bey, üçüncü araçta ise 3 yabancı şahıs bulunuyormuş. Kesinlikle bu kişilerin alana girmesinde bilgim olmamıştır. 3 yabancı şahıs, Elif Hanım ve Kaan Murat Bey liç bölgesinin üst kısmına çıkıyorlar. Ancak Adnan Keklik alt orta kısımdan geri dönüyor. 14.28’de tam dönerken olay meydana geliyor. Kenan Öz ve Ramazan Çimen de ayrı arabayla yine onlarla bölgeye girmişler. Benim bunlardan haberim yok. Bu alanın yıkılmasına sebep olarak ilk aklıma gelen sebep dizaynında bir sorun olmuş olabilir. Ben projelendirmede sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca patlamanın da bu olayı tetiklemiş olabileceğini düşünüyorum. Çünkü hibliç alanının genişletilmesi için de hibliçin arka tarafından patlamalar yapılıyordu. Bunun da bu olaya sebep olabileceğini düşünüyorum” dedi.
‘EN BÜYÜK ÇATLAK 6 SANTİM BÜYÜKLÜĞÜNDEYDİ’
Mahkemede tercüman eşliğinde ifade veren Kanadalı Jain Ronald Gulle, “Ben Kanada vatandaşıyım. Maden sahasında yapılan işlemlerin gözlemlenmesi ve raporlanmasından sorumluyum. Madenden asıl sorumlu kişi operasyon direktörü olarak görev yapan Kenan Özdemir olmadığı için Abdullah Cansız’dır. Oksidasyon bölüm sorumlusu ise Murat Bayraktar’dır. Benim görevim maden sahasını gözlemleyerek şirket merkezindeki ülke müdürüne raporlama yapmaktır. Murat Bayraktar’dan aldığım bilgileri şirket merkezindeki ülke sorumlusuna aktarmaktayım. 18 yıldır şirkette çalışmaktayım. Liç bölgesinde benim herhangi bir görevim yok. Ben olay günü liç bölgesine Murat Bayraktar ile giden kişilerdenim. Oradaki çatlakları gördük ardından bunu da bildirmek için Anagold madendeki odama gittim. Amerika’daki merkeze bu durumu saat 11.00’de bildirdim. Saat farkından dolayı gece 02.00 olması nedeniyle tarafıma herhangi bir dönüş yapılmadı. Bana 2022 yılı Ağustos ayında 8 metre olması gereken yüksekliğin geçildiği bildirildi. Ben başlamadan önce söz konusu raporlama yapılmıştı. Hatta gereken seviyeye indirilmesi için rapor düzenlenmişti. Projeye uygun hale gelmesini raporladım. Zaten liç bölgesinde düzenli olarak firmalar denetim yapıyordu. Olay günü sahaya çıktığımda küçük çatlaklar gördük. En büyük çatlak 6 santim büyüklüğündeydi. Daha iyi görebilmek için yüksek bir noktaya çıktık. Solüsyon verilmeye devam ediliyordu. Tehlike anlaşıldığından solüsyonun farklı noktalara aktarılmasını söyledim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca kalp rahatsızlığım var. Kalp krizine sebep olan Angina isimli hastalığım var. İlaç kullanıyorum. Kanada hastanesinden alınmış belgelerim var. Tutuklanma talebimi reddediyorum. Herhangi bir kusurum olmadığı için adli kontrol uygulamasını da kabul etmiyorum. Ancak mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını talep ediyorum” diye konuştu.
‘LİÇ BÖLGESİNİN GENİŞLEMESİ İÇİN YAPILAN PATLAMALARA İLİŞKİN BİLGİM YOKTUR’
Mahkemede, 2018 Haziran ayından beri Anagold Çöpler Madeninde Bakım Müdürü olarak görev yaptığını anlatan Abdulkadir Cansız, “Çalışma alanım oksit ve tesis ekipmanlarının bulunduğu yer. ADR ve sart kısımlarıyla bir de sülfit tesisinin bakımlarını yapan kişiyim. Liç bölgesinde benim herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Ben 5 Şubat’tan itibaren sınırlı şekilde bakıyordum. Operasyonlar direktördeydi. Oksit bölümü liç bölümü kırma bölümü hepsi ona bağlıydı. O olmadığı için toplantılarına ben vekalet ediyordum. Olay sabahı oksitten sorumlu başmühendis olan aynı zamanda da liçten sorumlu olan bana gelerek çatlaklar konusunda bilgi verdi. Ben de saat 10.00 toplantısında bunun aktarılması için söyledim. Bu toplantıya o da katılıyordu. Ona aktarmasını söyledim. Bütün operasyonlar ve iş güvenliği birimleri ona bağlıydı. Olay günü liç bölgesine gitmedim. Teknik bir bilgim olmadığı için katılmadım. Davet de edilmedim. Benim altımda elektrik sistemleri başmühendisi mekanik bakım başmühendisi, bakım planlama ve güvenlik başmühendisi bir de proses başmühendisi vardı. Benim birimimde toprak altında kalan herhangi bir kimse yoktu. Taşeronlarımızdan da yoktur. Liçe verilen solüsyon borulardan başka bir kişi sorumludur. Ancak ne kadar solüsyon verileceğini bildiğim kadarıyla mühendisler hesaplıyordu. Liç bölgesinin genişlemesi için yapılan patlamalara ilişkin bilgim yoktur. Ben teknik olarak liç bölgesinin herhangi bir bölümünden aktivitesinden sorumlu değilim. O konularda teknik bilgim de bulunmamaktadır. Bu soruşturmada olmam ise sanıyorum vekil olmam nedeniyledir. Benim İngilizcemin iyi olması ve daha iyi iletişim kurabileceğim sebebiyle vekaleten yerine bakmam söylendi. Aslında benim onunla çalıştığı birimle ilgili çok bilgim yok. Ben ona yardımcı olma maksadıyla yerine bakıyordum. Liç bölgesinin fizibilitesinde asıl görevli birim proje birimidir. Benim uzmanlık alanım elektrik mühendisliğidir. Benim bu alanla ilgili herhangi bir görevim yoktu. Benim herhangi bir risk durumda yığın liçinde bir görevim yoktu. Ayrıca radarla ilgili bir olaydan bahsedilmiş. Benim radarla ilgili de bir görevim yoktur. Tutuklama talebinin reddiyle tutuksuz yargılanmayı talep ederim” dedi.