Kurumlar; kamu adına korunan alanlarla ilgili verdikleri kararlarda, kamu yararını merkeze koymak, koruma/kullanma dengesini de koruma temelli kurmak zorundadır.
Bu bağlamda Muğla Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikli İl Müdürlüğü’nün https://mugla.csb.gov.tr/mugla-ili-marmaris-ilcesi-hisaronu-mahallesi-142-parselde-yasli-bakimevi-ozel-rekreasyon-alani-ozel-rekreaktif-alan-ve-park-alani-amacli-1-5000-ve-1-1000-olcekli-koruma-amacli-nazim-ve-uygulama-imar-plani-degisikligi-duyuru-421789 adresi üzerinden duyurduğu:
“Muğla İli, Marmaris İlçesi, Hisarönü Mahallesi, 142 Parselde Yaşlı Bakımevi, Özel Rekreasyon Alanı, Özel Rekreaktif Alan ve Park Alanı Amaçlı 1/5000 ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Değişikliği”
kararı kabul edilemez nitelikte olup, ivedilikle geri çekilmelidir.
İmar planı değişikliği askıya çıkarılan Marmaris/Hisarönü 142 nolu parsel aşağıda yer alan biçimde yapılaşma konusu edilemeyecek özelliklere sahiptir.
Ramsar Sözleşmesi’ne Türkiye 30 Aralık 1993 tarihinde taraf olmuş, Sözleşme 94/5434 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 17.05.1994 tarihi ve 21937 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ramsar Sözleşmesine taraf olmakla, ülkemizde sulak alanların korunması uluslararası bir boyut kazanmıştır.
‘Ramsar Sözleşmesinde Sulak alanlar; doğal veya yapay, devamlı veya geçici, sürekli veya mevsimsel, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin çekilme devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyerler ile bu alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik açıdan su altında kalan yerler olarak tanımlanmaktadır.’
- Sulak alanların kaybedilmeleri halinde geri kazanılmaları mümkün değildir. Birçok açıdan öneme sahip olan sulak alanların kaybına neden olacak yanlış hareketler önlenmelidir.
- Sulak alanlar sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilirler. Doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Bulundukları bölgede ekolojik, estetik, kültürel, ve rekreasyonel açıdan fayda sağlayan kaynak görevi görürler.
- Bünyelerinde karakteristik bitki ve hayvan topluluklarına yer verirler. Özellikle, su kuşlarının yaşama ortamı veya mevsimsel göç zamanında uğrak noktaları olması açısından büyük öneme sahiptirler.
- Su kuşlarının mevsimsel göçleri sırasında ülkesel sınırları aşmaları nedeniyle uluslararası kaynak olmaları Ramsar Sözleşmesinin ulusal politikalarla koordineli uluslararası faaliyetlerin birleştirilmesini sağlamak amacıyla hazırlanmasının temel nedenidir.
- -Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu Barselona Sözleşmesi’nin eki protokollerden biri, Akdeniz’de “Özel Çevre Koruma Bölgeleri” oluşturulmasına ilişkindir ve korumanın mevcuttan geri götürülmemesi Sözleşme’nin temel ilkelerinden biridir. Yapılan plan revizyonu bu ilkeye ve ek protokol hükümlerine açıkça aykırıdır. İdari karar niteliğinde işlemle kanunların da üzerinde iç hukuk normu olan Sözleşme hükümleri ihlal edilmektedir.
- – Planların en az 25 yıllık gelecek öngörüsüyle yapılması esastır. Buna aykırı olarak parsel bazında yapılan düzenlemeler planlamanın hükümsüz kılınması anlamına gelmektedir. Parsel ölçeğinde yapılan değişiklik bu temel ilkeye de aykırıdır.
- – Taslağı 10 yıl önce hazırlandığı ve yürürlükteki “Çevre Düzeni Planı” 7 yıl önce ilan edildiği halde, “Özel Çevre Koruma Bölgesi” Yönetim Planı’nın halen yürürlüğe konulmamış olması kabul edilemez. “Yönetim Planı” yürürlüğe konulmuş olsa, yapılan revizyonun yönetim planında yer verilmesi zorunlu olan koruma amacıyla uyuşmadığı açıkça görülecektir.
- – “Datça-Bozburun Çevre Düzeni Planı” 140 bin ha. civarında alanı kapsamaktadır. Parsel (23 ha) ölçeğinde yapılan değişiklik, planlamanın bütünlüğü ilkesine aykırıdır.
Muğla ili, Marmaris ilçesi, Hisarönü mahallesi 142 nolu parselin yer aldığı alan:
- Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda, “Özel Çevre Koruma Bölgesi”, “Doğal Sit Alanı” ve “Tarım Arazisi” lejantlarında;
- 1/25.000 Ölçekli koruma amaçlı Çevre Düzeni Planı’nda, Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içinde ve “Marjinal Tarım Alanı” olarak belirlenmiştir.
Ülkemiz mevcut topraklarının, hele tarım arazilerinin korunması amacı ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nu kabul etmiş; aynı kanunun Amaç bölümüne Madde 1 – olarak: “Bu Kanunun amacı; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir.” görüşüne yer vererek çevre öncelikli tarım arazilerinin korunması iradesini ortaya koymuştur.
Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik’in, Amaç dışı kullanım taleplerinin değerlendirilmesi başlığı, Madde 14 – (2)’de “Arazinin mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi ve sulu tarım arazisi ile özellikleri itibarıyla marjinal tarım arazisi olmakla birlikte çevre arazilerdeki tarımsal kullanım bütünlüğünü veya toplulaştırma projesi bütünlüğünü bozacak durumda olan araziler ve alternatifi olduğu belgelendirilen taleplere valilikler tarafından tarım dışı amaçla kullanım izni verilmez.” hükmü ile aynı iradeyi sürdürmüştür.
Planlama alanı bölgesi incelendiğinde, Marmaris Milli Parkı’nın da içinde yer aldığı “Datça – Bozburun Yarımadaları” Avrupa’da korunması gereken 100 sıcak orman noktasından, ülkemizde ise 9 orman sıcak noktasından biridir. Biyolojik çeşitlilik ve tehdit açısından Akdeniz Bölgesi dünyanın 25 sıcak önemli noktasından biridir.
Milli Park; Önemli Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelik’te, “koruma amaçlı imar planı” 3. Madde (ğ) fıkrasında şöyle tanımlanıyor:
ğ) Koruma Amaçlı İmar Planı: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenen doğal sit alanları ve kentsel, arkeolojik, tarihi sit alanları ile çakışan doğal sit alanlarının büyüklüğü ve özelliğine göre, doğal ve çevresel değerlerin etkileşim-geçiş sahası da dikkate alınarak sürdürülebilirliğini, mutlak korunmasını ve gelecek nesillere intikalini sağlamak amacıyla halihazır haritalar ve mülkiyet verilerine dayalı olarak, gerekli asgari meslek gruplarının ortak çalışması ile istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esaslarını, sağlıklaştırma, yenilenme projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve varsa taşıt ulaşımını, altyapı tesislerinin tasarım esaslarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanacak, hazırlatılacak hedefler, araçlar, stratejiler ile planlama kararları, tutumları, plan notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar planlarını,
yine aynı yönetmeliğin 3. Madde (l) fıkrasında “özel çevre koruma bölgesi” ise:
l) Özel Çevre Koruma Bölgesi: Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi ve bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plan ve projelerin tek elden hazırlanması amacıyla, Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilen bölgeleri,
biçiminde tanımlıyor. Yönetmeliğin 5. madde (g) fıkrasında ÖÇK bölgelerinin korunmasını;
g) Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 8 inci maddesinin tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunların koruma alanlarının tespit ve tescili dışında kalan yetkileri düzenleyen hükümleri ile aynı Kanunun 17 nci maddesinin (a) bendi hükümleri uygulanmaz.
hükmüyle güvence altına alır.
Talep edilen imar planı değişikliği ise Planda marjinal tarım alanları için aşağıdaki plan hükmü oluşturulmuştur.
7.6.1.4- Marjinal Tarım Arazileri: Bu alanlarda; tarımsal amaçlı yapılar 4.35 maddesindeki tanım çerçevesinde yapılabilir. Tarımsal amaçlı yapılacak tesislerde emsal e=0.20‟dir. Tarımsal amaçlı yapılarda, silo su deposu vb. teknolojik açıdan zorunlu olan tesisler hariç kat adedi 2‟yi (h=6.50) geçemez. Diğer kullanımlarda yapılanma koşulları, yörenin ve çevrenin özelliklerine göre alt ölçekli planlarda belirlenir. Bu alanlarda tarımsal amaçlı yapıların yanı sıra, ilgili tüm kurum ve kuruluşların uygun görüsü alınmak koşuluyla, ilgili mevzuatta tanımlanan mesafe sınırlamalarına bağlı kalınarak karayolu kenarındaki alanlarda yapılacak karayoluna hizmet veren tesislerin yanı sıra, tarımsal üretim ve tarım sanayi entegrasyonunu sağlamak, bölgede üretilen ürünlerin yüksek katma değerli ürün haline getirilmesi amacıyla kentsel ya da kırsal yerleşme alanlarında uygun alternatif yer bulunamaması durumunda bu alanlarda tarımsal sanayi tesisi, eğitim, sağlık gibi kamusal tesisler ile sosyal ve teknik altyapı tesisler 5403 sayılı kanun uyarınca gerekli izinler de alınmak koşuluyla, alt ölçekte planlanarak yapılabilir. Marmaris Belediyesi 41823250-805.02.02.02-E.7441 sayı, 02.06.2020 tarihli yazısında konuyu bu bağlamda değerlendirmiş değişiklik talep edilen parselde yürürlükte imar planı bulunmadığını, buna karşın ilçe sınırları içerisinde uygulama imar planı bulunan alanlarda “sosyal tesis” kullanım kararı getirilen ve “ticaret alanı” olarak tanımlanmış alanlar bulunduğunu söyleyerek çözüm önerisi sunmuştur. Kaldı ki koruma amacına hizmet etmek üzere, 2863 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yer alan hükümlerle, koruma yükümlülüğünün kolaylaştırılması gözetilerek, trampa yoluyla kültür ve tabiat varlıklarını korumak mümkün kılınmıştır.
- Hisarönü sahip olduğu kumul alanlarla, ÖÇK bölgesi olan Datça/Bozburun Yarımadası’nın ekosistem temelinde nadir zonları arasında yer almaktadır.
- Hisarönü’nde yayılış gösteren “su samurlarının” (lutra lutra) sayıları hem Türkiye’de hem de dünyada hızla azalmaktadır. Avrupa ülkeleri ile ülkemizde de koruma altına alınmış su samuru, Lutra lutra orta boy memeli faunası içinde yer alan ve çok ender bulunan yaban hayvanımızdır. Bilindiği gibi nesilleri dünya çapında tehlike altında bulunan su samurları, tüm dünyada çeşitli yasal düzenlemelerle koruma altına alınan bir tür olarak önemi büyüktür. CITES Sözleşmesinin Ek-1 kısmında ve Ülkemizin 1984 yılında taraf olduğu, “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi” (Bern Sözleşmesi) Ek II listesinde “kesin olarak koruma altına alına fauna türleri” arasında yer alan su samurları; 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu’n 16. maddesine göre her yıl alınan Merkez Av Komisyonu kararları ile bütün yıl avı yasaklanarak koruma altına alınmaktadır. Ayrıca 23.09.1996 yılında taraf olduğumuz, “Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine Dair Sözleşme (CITES)” Ek I listesinde yer alan su samurlarının uluslararası ticareti çok sıkı mevzuata tabi tutulmuştur. Düzenli olarak yenilenen ve nesli tehlikede olan türleri çeşitli kategorilerde ve sistem içinde sınıflandıran IUCN, su samurlarını Kırmızı Liste’de (IUCN Red List) orta vadede yüksek tükenme tehlikesi ile karşı karşıya bulunan türler kategorisine dahil etmiştir. Su samurunun soyunun sürekliliği, biyolojik kaynak yönetiminin kararlılığı, iç suların kirletilmesinin önlenmesi, özellikle temiz ve durgun sulu akarsuların mutlak korumaya alınması, buralardaki balık popülasyonlarının korunması ve usulsüz avcılığın önlenmesi ile sağlanabileceğine şüphe yoktur.
Bahsi geçen parseldeki imar planı değişikliğinin 3621 sayılı Kıyı Kanununun 7. Maddesi uyarınca yapıldığı ilan edilmiştir.
Madde 7 – Kamu yararının gerektirdiği hallerde, uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebilir. (Değişik fıkra: 18/6/2017–7033/34 md.) Bu gibi yerlerde doldurma veya kurutmayı yapacak ilgili idarenin valiliğe iletilen teklifi, valilik görüşü ile birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderilir. Bakanlık, konusuna göre ilgili kuruluşların görüşünü de almak suretiyle teklifi inceler. Uygun bulunması halinde ilgili idare tarafından uygulama imar planı hazırlanır. Bu yerler için yapılacak planlar hakkında 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak bu planlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından; 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planlar, anılan Kanunun 7 nci maddesine göre ve 4737 sayılı Kanun kapsamında kalan alanlardaki planlar ise anılan Kanunun 4/A, 4/C ve 4/Ç maddelerine göre tasdik edilir. Doldurma ve kurutma işlemleri yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yapılır. Bu araziler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, özel mülkiyet konusu olamaz. Bu alanlar üzerinde 6 ncı maddede belirtilen yapılar ile yol, açık otopark, park, yeşil alan ve çocuk bahçeleri gibi teknik ve sosyal altyapı alanları düzenlenebilir.
Kanunda geçen doldurma ve kurutma işlemleri ile arazi kazanma hükümleri, sunulan planın bütüncül planı yansıtmadığı, Sayıştay raporlarına örneklerinin yansıdığı gibi eksik, kanunların etrafından dolanma hedefi olduğuyla ilgili güçlü endişe ve kuşkuların oluşmasına neden olmuştur. Mutlak koruma altındaki Su Samurlarının yaşam alanlarını yok edecek bir yapılaşmanın kabul edilmesi mümkün değildir. Yine DSİ 64019405-754-E-264612 sayı ve 11.05.2020 tarihli kurum görüşünde arazide mevcut derelerden kaynaklı muhtemel taşkınlar nedeniyle yaşlı bakım evi amaçlı imar planı çalışmasını uygun bulmamıştır. Ancak 64019405-754-E-465293 sayı ve 12.08.2020 tarihli kurum görüşünde taşkınları önlemek için 2,00 m yükseklikte duvar inşasını önermiş, dereye herhangi bir müdahalede bulunmadan ve kendi onaylarına sunulması koşuluyla kerhen olur vermişti. Alanın altyapı ve üst yapısının olmaması oluşacak katı ve sıvı atıklarla derenin, yani su samurları doğal alanının kirlenmesi ve ekosistem üzerinde geri döndürülemez tahribatların oluşmasına yol açacaktır.
- Uluslararası sözleşmelerin bağlayıcılığında türü tükenme tehditlinde olduğu için korunmakta olan endemik Monachus monachus (Akdeniz foku) (EN), Capra aegagrus (yaban keçisi) (NT) de Hisarönü zonunda yaşamaktadır.
- Hisarönü florasında yer alan ve yine koruma altında olan Liquidambar orientalis sığla ağacı, Fritillaria sibthorpian, Erysimum kotschyanum, Fraxinus ornus L. ssp. Cilicia, Verbascum propontideum, Fritillaria forbesii endemik olması, Phoenix theophrasti (Datça hurması) çok sınırlı yayılış göstermesi nedeni ile özel öneme sahiptir.
- Hisarönü florasında yer alan Peucedanum arenarium, Lilium candidum L. adlı bitkiler VU yani Hassas: “vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler” kategorisinde yer almakta olup kesin korunması gereken türlerdendir.
- Hisarönü hassas endemik çayırların yer aldığı, balıkçılığa kapatılarak korunan alanlardandır. Bahsi geçen alan bir ÖÇK bölgesi doğal sit alanıdır.
Yapılaşmaya izin veren bir imar değişikliği, faaliyet alanının mutlak koruma gerektiren ‘Hassas Zon’ tanımlı alanda kalması ve alanda telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açarak mevcut flora, fauna, ekosistem bütünlüğüne zarar verecek olması kabul edilemez bir durumdur.
İTİRAZLARIMIZ:
• Eksik inceleme yapılması
• İmar planının turizm mevzuatına aykırı olması
• İmar planı yapımında sosyal donatılarda eşdeğer alanın ayrılmaması
• İmar planını değiştirirken gereken usul kurallarının çiğnenmesi
• Eski eser mevzuatına karşı bir aykırılığın olması
• Mahkemelerin iptal kararlarına uygun olmaması
• Yapılaşma koşullarına uygun olmaması
• Teknik yetersizlikler
• Planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına karşı olması
• İmar planı tadilatı yapılırken yapılan değişiklikler sonucunda imar planının bütünlüğünün bozulması
• Eşit durumlarda ayrımcılık yapması
• Plan esaslarına, imar mevzuatına ve kamu yararına uyarlık yoktur. Kamu yararı, şehircilik ve planlama ilkeleri yerine kişisel menfaatin dikkate alınması
• İmar plan notlarının her yapı için eşit şekilde uygulanmaması, hallerinde imar planının maksat unsuru zedelenmiş sayılmaktadır. Şahıs menfaati gözetilerek İmar planı değişikliği yapılamaz. Parsel düzeyinde değişiklik yapılamaz. İlçemiz Hisarönü Mahallesi Kirseburnu Mevkiinde sadece 142 numaralı parselin bir kısmı için şahıs yararı gözetilerek imar plan değişikliği yapılamaz.
• Projeye göre yat limanı da yapılacak olup, yat limanının proje ile hiçbir ilgisi yoktur. Denizel/karasal alanda yaratacağı tahribat ÖÇK bölgesi olması, bölge yaşayanı endemik ve türü tehlikede olan fauna-flora açısından yıkıcı olması nedeniyle uluslararası sözleşme ve ulusal çevre yasa hükümlerine de aykırıdır.
• Tarım ve Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün olumsuz görüşü vardır. Marmaris Belediyesi cevabına göre imar plan değişikliğine konu 142 parsel için yürürlükte imar planı yoktur. Plansız alandır. İmar plan değişikliği ile yapılmak istenen tüm projeler plan yapım ve ilkelerine, plansız alanlar imar yönetmeliğine, kıyı kanununa aykırıdır
• Parsel bazında ve kişisel yarar gözetilerek, kamu menfaatine aykırı plan değişikliğine konu alan tarihi ve arkeolojik sit alanında, tamamen korunacak doğal alanda, özel çevre koruma alanında kalmaktadır. Kadastral yollar işgal edilmekte ve bozulmaktadır. Su samurlarının, endemik deniz canlılarının ve fauna ve habitatın yaşamasına engel olacak düzeydedir. Flora ve faunası üzerinde telafisi imkansız tahribat yaratacak, orman alanları bölünerek canlıların yaşam alanları parçalanacak, ekosistem bütünlüğü bozulacak, biyolojik çeşitlilik yok olacaktır
• İmar plan değişikliği gereğince ilan edilmemiş ve orada yaşayanların, kamunun görüşü alınmamıştır. İmar plan değişikliği Hisarönü Muhtarlığında dahi ilan edilmemiştir. Yeterli bilimsel analiz çalışmalar sonucu üretilmeyen, her türlü katılım pratiğine kapalı, mevcut proje ve sonrasında oluşacak kentsel yapılaşma alanları ile tarım alanlarını, mera alanlarını, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını/havzalarını, sit alanlarını geri dönülemeyecek biçimde yok edecek ve re’sen onaylanan imar plan değişikliğine itiraz ediyoruz.
• Yapılması planlanan projede açıkça ifade edilmemesine rağmen yat limanı projesi de yer almaktadır ve bu düzenleme doğal sit, tarihi sit, su samurları ve fok balıklarının yaşam alanlarına zarar verici etkisi nedeniyle hukuka ve kanuna aykırıdır. Projeler arasında bütünlük yoktur. Asıl amaç liman yapımıdır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden beklentimiz, sahip olduğumuz kültürel ve doğal mirası koruması, kollaması ve yaşatmasıdır. Hiçbir kişinin faydası kamu yararının önüne geçemez. Bir Marmaris yaşayanı olarak, Marmaris/Hisarönü Mahallesi 142 parsel nolu alandaki plan değişikliğine itiraz ediyor, kararın iptalini talep ediyorum.
İSİM/SOYİSİM