Cumhurbaşkanı Erdoğan: Aşı olmamış öğretmen ve personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla henüz aşı olmamış öğretmen ve personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslendi. https://www.youtube.com/embed/TVb5db1BTXw?rel=0
Konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başlayan Erdoğan, bir ayı aşkın bir sürenin ardından bugün yapılan Kabine Toplantısı’nda sağlıktan tabii afetlere, ekonomiden eğitime ve dış gelişmelere kadar Türkiye’nin gündemindeki birçok meseleyi görüştüklerini belirtti.
Bir süredir maruz kalınan kuraklık, yangın ve sel felaketleri sebebiyle Türkiye’nin üzüntülü günler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, Anadolu’nun pek çok yerinde kuraklık sebebiyle tarlaların biçilmeden sürüldüğüne dikkati çekti.
Erdoğan, neredeyse 4 haftadır gündemde olan büyük çaplı orman yangınlarının küresel bir sorun haline dönüştüğüne işaret ederek, Türkiye’de 2021 yılında 54 farklı ilde çıkan yangınlarda yaklaşık 150 bin hektarlık alanın etkilendiğini aktardı.
Tarihin bu en büyük yangınlarında zarar gören alanların 82 bin hektarının Antalya’da, 62 bin hektarının da Muğla’da olduğunu belirten Erdoğan, buna karşılık son dönemde Rusya’da 3 milyon hektarlık, Amerika’da 3 milyon hektardan fazla, Kanada’da 3 milyon hektara yakın, Meksika’da ise 600 bin hektarlık alanın yandığını kaydetti.
Avrupa’nın pek çok ülkesinin yangınlarla boğuştuğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ülkemizdeki yangınların en azından bir kısmında terör örgütlerinin sabotaj şüphesi olmakla beraber genel bir afet haliyle karşı karşıya bulunduğumuz açıktır. Son 1,5 asrın rekorlarının kırıldığı bu dönemde 40 dereceyi bulan hava sıcaklığı, 80 kilometreyi bulan rüzgar hızı ve yüzde 9’lar seviyesine inen nem oranı sebebiyle yangınların önüne geçilmekte zorlanılmıştır. Manavgat’ta başlayan ve giderek yayılan yangınlara karşı devletimiz ilk andan itibaren tüm imkanlarıyla mücadelesini vermiş, vatandaşlarımızın yanında yer almıştır. Böylesine bir felaketi dahi istismar edenlere rağmen, milletimizle birlikte bu büyük afetin üstesinden gelmeyi başardık. Yangınlara toplam 18 uçak, 68 helikopter, 9 insansız hava aracı, binin üzerinde arazöz, 680 iş makinesi, 6 binden fazla personel ve binlerce gönüllü ile müdahale edilmiştir. Ayrıca diğer kurumlar ve belediyelerden de 8 binin üzerinde personel ve binin üzerinde araç desteği sağlanmıştır.”
“Zarar tespitleri yapılmıştır”
En son Köyceğiz ile büyük yangınların tamamının kontrol altına alındığını belirten Erdoğan, soğutma çalışmalarının sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 28 Temmuz’dan sonra başlayan yangınlarda ormanların yanı sıra 72 bin dekar ekili ve dikili alan, bin dekara yakın sera, 2 bin 590 ton depolu ürün, 2 bin 600 tarımsal yapının zarar gördüğüne dikkati çekerek, bunun yanında yangınlarda 395 büyükbaş hayvan, 4 bin 505 küçükbaş hayvan, 7 bin 749 arı kovanı, 29 bin 600 kanatlı hayvanın itlaf olduğunu aktardı.
Yangınların en yoğun olduğu dönemde Türkiye’ye uçak ve helikopter dahil çeşitli araçlar ile yangın söndürme ekipleri gönderen dost ülkelere bir kere daha şükranlarını sunan Erdoğan, şunları ifade etti:
“Orman yangınları ile mücadelemize destek için Rusya’dan gelen bir uçağın Kahramanmaraş’ta düşmesi sonucu 5’i Rus ve 3’ü Türk 8 personelin hayatını kaybetmiş olmasından milletçe büyük bir üzüntü duyduk. Aynı şekilde yangınlar sırasında hayatını kaybeden orman işçilerimizin ve vatandaşlarımızın acısı da yüreğimizi yakıyor. Orman yangınlarıyla canları pahasına mücadele eden kahramanları, milletim adına hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Yangınlarda maddi zarar gören vatandaşlarımızın kayıplarının telafisi için gereken her türlü çalışma yürütülmektedir. Zarar tespitleri yapılmıştır. Buna göre yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak sadece Antalya ve Muğla’da 2 bin 486 bağımsız bölüm belirlenmiştir. Evleri tamamen kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımıza en geç bir yıl içinde yeni konutları teslim edilecektir. Tüm hayvan kayıpları hibe olarak karşılanacaktır. Bitkisel üretim alanlarının ihyası için ihtiyaç duyulan fide, tohum, fidan gibi ürünler bedelsiz olarak hak sahiplerine verilecektir.”
“Ağaçlandıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın”
Çiftçileri yüksek katma değerli alternatif tarım uygulamalarına yöneltmek için projeler hayata geçireceklerini dile getiren Erdoğan, “Yanan ormanlarımız Anayasamızın 169’uncu maddesine uygun şekilde tekrar canlandırılacak, tarım ve turizm dahil kesinlikle başka bir amaç için kullanılmayacaktır. Bu çerçevede ilk etapta 84 milyon vatandaşımızın her biri için 3 adet hesabıyla 252 milyon fidan yıl bitmeden toprakla buluşturulacaktır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 5,5 milyar fidanı toprakla buluşturmuş, ülkesinin orman alanını 2 milyon hektar artırmış bir hükümet olduklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Yanan yerleri en kısa sürede yeniden ağaçlandıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Yangınların ilk başladığı andan itibaren Tarım ve Orman Bakanımız, Çevre ve Şehircilik Bakanımız, İçişleri Bakanımız, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız, Enerji Bakanımız, Dışişleri Bakanımız sürekli bölgede bulunmuşlardır. Diğer bakanlarımız da zaman zaman bölgeye giderek, kendi alanları ile ilgili çalışmalara katılmışlardır. Ayrıca milletvekillerimiz, bakan yardımcılarımız, kurum yöneticilerimiz de sahayı paylaşarak çalışmaların koordinasyonunda görev almışlardır. Kızılay, AFAD gibi kuruluşlarımız buralarda sürekli görev icra etmişlerdir. Aynı şekilde Silahlı Kuvvetlerimiz, Kara Kuvvetlerimiz, bunun yanında Jandarma bütün imkanlarıyla seferber olmuştur.”
Bizzat yangın bölgelerine giderek, sürekli buradakilerle temas halinde olarak süreci yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, afet bölgesi ilan edilen yerlerdeki vatandaşlara pek çok destek ve erteleme imkanı sağladıklarını anımsattı.
“Gereken dersleri çıkardık”
“Bu büyük afetten gereken dersleri elbette çıkardık.” diyen Erdoğan, yaşanan tecrübelerin ışığında orman yangınları ile mücadele konusundaki planlar ve uygulamaları gözden geçirerek, böylesine büyük afetlere karşı daha hazırlıklı olunmasını sağlayacaklarını söyledi.
Bu çerçevede, özellikle sorumlu kurumların kapasitelerinin genişletilmesi konusunda kapsamlı bir çalışma yapılacağını ifade eden Erdoğan, aynı şekilde afetlerde daha güçlü, etkin ve kapsayıcı bir koordinasyon için de gereken adımların atılacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan bu büyük yangınlar için millete bir kez daha “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrenciler ile irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada iki defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aşı olmayan üniversite öğrencilerimizin ve çalışanlarımızdan da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz” dedi.
https://www.youtube.com/embed/nmqD_9LbH6w
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen ve yaklaşık 5,5 saat süren Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 ayı aşkın sürenin ardından bugün düzenledikleri toplantıda; sağlıktan tabii afetlere, ekonomiden eğitime ve dış gelişmelere kadar Türkiye’nin gündemindeki birçok meseleyi etraflıca görüştüklerini söyledi.
‘150 BİN HEKTARLIK ALAN ETKİLENDİ’
Erdoğan, bir süredir maruz kalınan kuraklık, yangın ve sel felaketleri sebebiyle üzüntülü günler geçirdiklerini belirterek, “Anadolu’nun pek çok yerinde kuraklık sebebiyle tarlalar biçilmeden sürülmek mecburiyetinde kalınmıştır. Neredeyse 4 haftadır gündemimizde olan büyük çaplı orman yangınları küresel bir sorun haline dönüşmüştür. Ülkemizde 2021 yılında 54 farklı ilimizde çıkan yangınlar yaklaşık 150 bin hektarlık alanı etkilemiştir. Tarihimizin bu en büyük yangınlarında zarar gören alanların 82 bin hektarı Antalya’da, 62 bin hektarı Muğla’dadır. Buna karşılık son dönemde mesela Rusya’da 3 milyon hektarlık, Amerika’da 3 milyon hektarı aşkın, Kanada’da 3 milyon hektara yakın, Meksika’da 600 bin hektarlık bir alan yanmıştır. Avrupa’nın pek çok ülkesi de yangınlarla boğuşmaktadır. Ülkemizdeki yangınların en azından bir kısmında terör örgütlerinin sabotaj şüphesi olmakla beraber, genel bir afet hali ile karşı karşıya bulunduğumuz açıktır. Son 1,5 asrın rekorlarınnın kırıldığı bu dönemde 40 dereceyi bulan hava sıcaklığı, 80 kilometreyi bulan rüzgar hızı ve yüzde 9’lar seviyesine inen nem oranı sebebiyle yangınların önüne geçilmekte zorlanılmıştır. Manavgat’ta başlayan ve giderek yayılan yangınlara karşı devletimiz ilk andan itibaren tüm imkanları ile mücadelesini vermiş, vatandaşlarımızın yanında yer almıştır. Böylesine bir felaketi dahi istismar edenlere rağmen milletimiz ile birlikte bu büyük afetin üstesinden gelmeyi başardık” diye konuştu.
Sadece 28 Temmuz’dan sonra başlayan yangınlarda ormanların yanı sıra 72 bin dekar ekili ve dikili alan, bin dekara yakın sera, 2 bin 590 ton depolu ürün, 2 bin 600 tarımsal yapının zarar gördüğünü söyleyen Erdoğan, “Bunun yanında yangınlarda 395 büyükbaş hayvan, 4 bin 505 küçükbaş hayvan, 7 bin 749 arı kovanı, 29 bin 600 kanatlı hayvan itlaf olmuştur” dedi.
‘ANTALYA VE MUĞLA’DA 2 BİN 486 YAPI YENİDEN YAPILACAK’
Yangınlarda maddi zarar gören vatandaşların kayıplarının telafisi için gereken her türlü çalışmanın sürdüğünü belirten Erdoğan, “Zarar tespitleri yapılmıştır. Buna göre; yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak sadece Antalya ve Muğla’da 2 bin 486 bağımsız bölüm belirlenmiştir. Evleri tamamen kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımıza en geç 1 yıl içinde yeni konutları teslim edilecektir. Tüm hayvan kayıpları hibe olarak karşılanacaktır. Bitkisel üretim alanlarının ihyası için ihtiyaç duyulan fide, fidan, tohum gibi ürünler bedelsiz olarak hak sahiplerine verilecektir. Çiftçilerimizi yüksek katma değerli alternatif tarım uygulamalarına yönetmek için projeler hayata geçirilecektir. Yanan ormanlarımız, Anayasamızın 169’uncu maddesine uygun şekilde tekrar canlandırılacak tarım ve turizm dahil kesinlikle başka bir amaç için kullanılmayacaktır. Bu çerçevede ilk etapta 84 milyon vatandaşımızın her biri için 3 adet hesabıyla 252 milyon fidan yıl bitmeden toprakla başvurulacaktır” ifadelerini kullandı.
‘GEREKEN DERSLERİ ÇIKARDIK’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangın bölgesini yakından takip ettiklerini söyleyerek, “Bu büyük afetten gereken dersleri de elbette çıkardık. Yaşanan tecrübelerin ışığında orman yangınları ile mücadele konusundaki planlar ve uygulamaları gözden geçirerek böylesine büyük afetlere karşı daha hazırlıklı olunmasını da sağlayacağız. Bu çerçevede özellikle sorumlu kurumların kapasitelerinin genişletilmesi konusunda kapsamlı bir çalışma yapılacak. Aynı şekilde afetlerde daha güçlü, etkin ve kapsayıcı bir koordinasyon içinde gereken adımlar atılacak. Yaşadığımız bu büyük yangınlar için milletimize bir kez daha geçmiş olsun diyoruz” dedi.
‘TARİHTE ENDER RASTLANACAK BİR AFET’
İç Anadolu’da kuraklık sorunuyla mücadele edilirken, Doğu Karadeniz’de Rize ve Artvin’de, Batı Karadeniz’de ise Bartın, Sinop ve Kastamonu’da kısa sürede yağan büyük miktarlı yağışların yol açtığı sel afetleri yaşandığını anımsatan Erdoğan, “Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde metrekareye 453 kilogram, Küre’de 394 kilogram, Devrekani’de 386 kilogram, Bartın’ın Ulus ilçesinde 362 kilogram, Sinop’un Ayancık ilçesinde 331 kilogram yağış düşmüştür. Bozkurt ilçemizde son 5 yılın ağustos ayı yağış ortalaması 31,5 kilogram, yıllık yağış miktarı 774 kilogram civarındayken bu afette birkaç günde 453 kilogram gibi bir seviyeye çıkmıştır. Afet yaşanan öteki ilçelerimizde de benzer tablolarla karşı karşıyayız. Sadece 2,5 günlük yağışları ifade eden bu rakamlar, ülkemizin diğer pek çok yerindeki yıllık yağış toplamının bile birkaç kat üzerindedir. Böylesine büyük bir yağışa hiçbir alt yapının dayanması mümkün değildir. Yüksekliği 5 metreyi bulan sel suları önlerine gelen her şeyi sürükleyip denize doğru atmıştır. Ülkemizin hemen her şehrinde olduğu gibi buralarda da elbette imardan ve yapıdan kaynaklanan sorunlar vardır ama karşımızda tarihte ender rastlanacak bir afet olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Sel sularının yerleşim yerlerini tehdit etmeye başladığı andan itibaren tüm kurumlarımız harekete geçmiştir” diye konuştu.
‘970 KONUT VE 100 KÖY EVİ TESPİT EDİLDİ’
Selden etkilenen bölgelerde, arama- tarama, enkaz kaldırma ve hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü söylen Erdoğan, “3 ilde toplam 970 konut ve 100 köy evinin yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu belirlendi. Hasar gören 4 ayrı sanayi sitesi de tekrar inşa edilecektir. Yeniden yapılacak evlerin projeleri hazırdır. Yakında inşasına başlıyoruz. İlçelerimiz ve köylerimizdeki ulaşım, elektrik, içme suyu, kanalizasyon, yağmursuyu, atıksu arıtma tesisi gibi alt yapı sorunlarına hızlı bir şekilde müdahale ediliyor. Öyle ki karadan ulaşılamayan yerlere havadan mobil santraller nasıl götürdüysek, elektrik ihtiyacını o şekilde nasıl karşıladıysak diğer ihtiyaçlarını da aynı şekilde karşılayacağız” dedi.
‘KABİNE OLARAK, 7 MİLYON 430 BİN LİRALIK KATKIDA BULUNDUK’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, selden etkilenen 3 ile acil ihtiyaçlar için toplam 73 milyon lira ödenek gönderildiğini vurgulayarak, “Ayrıca sel felaketinin izlerinin silinmesi için AFAD bünyesinde bir yardım kampanyası başlattık. Kabinemizdeki bakanlarımız ve diğer çalışma arkadaşlarımızla birlikte 7 milyon 430 bin liralık bir katkıyla bu kampanyaya bizler de Kabine üyeleri olarak iştirak etme kararı aldık. En büyük üzüntümüz can kaybımızın çok olmasıdır. Şu ana kadar sele kapılan 78 vatandaşımızın cenazesine ulaşılmıştır. Kayıp olduğu bildirilen vatandaşlarımızı yine arama çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Yağışların Karadeniz’in farklı bölgelerinde devam edeceğinin görüldüğünü söyleyen Erdoğan, “Buradan bölgedeki vatandaşlarımızı sel baskınlarına karşı dikkatli olmaya, kurumlarımızı tedbirlerini artırmaya davet ediyorum. İklim değişikliğinin yol açtığı tabiat olaylarının artarak süreceği anlaşılıyor. Esasen, ülkemizin deprem, sel, heyelan, yangın, kuraklık dahil her türlü tabii afete karşı müdahale konusunda iyi bir birikimi, hazırlığı, teçhizatı vardır. AFAD başta olmak üzere bu konuda sorumluluk sahibi kurumlarımız ülkemizin sınırlarını aşan başarılara imza atmaktadır. Ancak yaşadığımız hadiseler bu konudaki kapasitemizi daha da geliştirmemiz gerektiğine işaret ediyor. Devlet en çok da zor zamanlarında kötü günlerinde vatandaşının yanında olmak, onun yaralarını sarmak için vardır” diye konuştu.
‘TSK VE EMNİYETİN ALT YAPISI DAHA ETKİN DEĞERLENDİRİLECEK’
Erdoğan, deprem hazırlıkları konusunda kapsamlı bir çalışmayı yürüttüklerini, ilave olarak orman yangınları, sel baskınları, heyelan afetleri ile kuraklığa karşı planları da gözden geçirip yenileyeceklerini belirtti. Afetler konusundaki ihtisas sahibi kurum olan AFAD’ı daha da güçlendireceklerini kaydeden Erdoğan, “Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, Emniyet gibi alt yapısı güçlü birimlerimizin mevcut imkanlarını daha etkin değerlendirilecek bir sistem kuracağız. Milletimizi nasıl terör örgütlerinin, darbe heveslerinin, istiklalimize ve istikbalimize göz diken alçakların, ekonomimize tuzak kuranların tasallutuna bırakmadıysak, tabii felaketler karşısında da yalnız bırakmayacağız. Vatandaşlarımız müsterih olsun elbette giden canları geri getiremeyiz ama bunun dışındaki her türlü kaybı, zararı telafi edecek güce, imkana, kararlılığa hamd olsun sahibiz” dedi.
‘AVRUPA’DAKİNE BENZER BİR SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİNİ GÜNDEME GETİRECEĞİZ’
Afet bölgelerinde yürütülen çalışmalarda görev alan, yöneten, destek veren herkese teşekkür ettiğini belirten Erdoğan, “Bu günler gelip geçer geride sadece samimiyetle milletimizin hizmetine koşanlar ile fitne, fesat, fırsatçılık peşinde koşanların bıraktığı iz kalır. Siyasetçisinden gazetecisine ve sosyal medya trolüne kadar ülkesine husumet dolu nice yüreği nasır tutmuş figürün yalanla, çarpıtmayla, tahrikle nasıl milletimizin acısını istismara yeltendiğini de unutmayacağız. Önlerine konan gerçeklere rağmen canla başla görevini yapanların vebaline girerek, ısrarla yalanların peşinden koşanları mahşeri vicdanı havale ediyoruz. Meclis’in açılması ile birlikte Avrupa’dakine benzer bir sosyal medya düzenlemesini süratle gündeme getirerek bu alandaki kirliliğinin de önüne geçmekte kararlıyız. Kim kiminle yürürse yürüsün, biz milletimizle birlikte hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz” ifadesini kullandı.
‘AŞI ÇALIŞMALARI GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE YÜRÜTÜLECEK’
Aşı tedariki ve uygulamasında oldukça iyi bir konumda olduklarını söyleyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Ancak ülkemizde bazı kesimlerin hala aşıya tereddütle yaklaştıklarını görüyoruz. Aşı çalışmaları gönüllülük esasına göre yürütülmektedir, yürütülecektir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanı ve 3 doz aşısını da olmuş bir bireyi sıfatıyla milletimin karşısındayım. Bu salgına karşı başka bir tedbir mevcut olsaydı onu da değerlendirmekte tereddüt göstermezdik. Sürekli dönüşen ve değişen virüse karşı halihazırda aşı dışında bir korunma yöntemi bulunmuyor. İş yerlerinden eğitim kurumlarına, sosyal faaliyetlerden, seyahatlere kadar hayatımızı sürdürebilmemiz hepinizin aşı olmasına ve aşılarını tamamlamasına bağlıdır. Son dönemde salgın sebebiyle hastanelere yatan, yoğun bakıma alınan, entübe edilen, hayatını kaybeden hastaların çok büyük bir bölümünün aşı yaptırmayanlardan oluştuğunun altını özellikle çizmek istiyorum.”
‘TÜM VATANDAŞLARIMA AŞILARINI DERHAL OLMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşılamada yüzde 55’in altında kalan; Şanlıurfa, Mardin, Bitlis, Gümüşhane, Muş ve Diyarbakır illerinin kırmızı listede yer aldığını anımsatarak, “Bu illerimizde yaşayan kardeşlerimizden başlayarak tüm vatandaşlarıma bir kez daha aşılarını derhal olmaları çağrısında bulunuyorum. Ülkemizin ve milletimizin bu musibetin yol açtığı sıkıntılardan süratle kurtulması, eğitimde, sağlıkta, sanayide, ticarette, turizmde ve hayatın her alanında selamete ermemiz bu konuda elde edeceğimiz başarıya bağlıdır. Eylül ayında okullarına kavuşmayı bekleyen milyonlarca ilk, orta, lise ve üniversite öğrencilerimizin; çeşitli sektörlerde işlerine dört elle sarılan vatandaşlarımızın geleceğinin bu konuda katedilecek mesafeye bağlı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız” ifadelerini kullandı.
‘AŞI OLMAYAN ÖĞRETMENLERE PCR TESTİ ZORUNLULUĞU’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullardaki personelin aşılanma durumlarına ilişkin, “Okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlaması ile birlikte öğrenciler ile irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada iki defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aynı şekilde aşı olmayan üniversite öğrencilerimizin ve üniversite çalışanlarımızdan da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz. Uçak ve şehirlerarası otobüs yolculuğu, konser, tiyatro ve sinema gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetler için de zorunlu PCR testi uygulamalarını devreye alacağız. Dünyada kimi ülkelerin aşı olmayanlara yönelik çok ciddi kısıtlamalar getirdiğini görüyoruz. Ülkemizde böyle bir zorlamaya ihtiyaç duyulmadan vatandaşlarımızın kendi istekleriyle aşılarını olacaklarına inanıyorum. Türkiye salgınla mücadelede olduğu gibi aşı konusunda da dünyada ilk sıralarda yer almayı sürdürme başarısını gösterecektir” dedi.
Son dönemde yeniden tokalaşma ve sarılma gibi kültürde olan selamlaşma yöntemlerinin arttığının görüldüğünü söyleyen Erdoğan, “Vatandaşlarımızdan bir müddet daha bu konularda sabırlı olmalarını istiyorum. İnşallah her şeyi gönlümüz yaşayacağımız günler yakındır” dedi.
‘KAPIMIZA GELENE SIRTIMIZI DÖNECEK CİBİLİYETTE DEĞİLİZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’nun ‘garipler yurdu’ olarak anıldığını bu topraklara gelip de zorla yüzgeri edilen hiç kimse olmadığını söyleyerek, “Yakın coğrafyamızda bir süredir yaşanan istikrarsızlıklar, savaşlar iç çatışmalar, katliamlar ve bunlara bağlı huzursuzluklar Anadolu’ya yeni bir göç dalgası başlatmıştır. Bir süredir de Güney Asya’daki istikrarsızlık ve yoksulluktan kaçarak çoğu da buradan Avrupa’ya geçmek için ülkemize gelenler bulunuyor. Türkiye elbette isteyenin istediği gibi elini kolunu sallayarak girip, çıkabileceği, dilediği gibi hareket edebileceği, sahipsiz bir ülke değildir. Devletimiz öncelikle 84 milyon vatandaşının güvenliğinden ve refahından sorumludur. Bununla birlikte biz sadece kendimizi düşünerek kapımıza gelenlere sırtımızı dönecek cibiliyette, karakterde bir toplum da değiliz. Alicenap milletimiz tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de elindeki imkanları kendisine sığınan kardeşleri ile bölüşmekten asla geri durmamıştır. Halihazırda ülkemiz 3,6 milyon Suriyeli sığınmacı, 1 milyon 100 bini ikamet sahibi yabancı ve 314 bini uluslararası koruma kapsamındaki misafir olmak üzere yaklaşık 5 milyon kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Bunun yanında düzensiz göçmen diye isimlendirdiğimiz, sınırlarımızdan kaçak giriş yapan kişiler de mevcuttur. Sınır güvenliğimizi artırmak için bir süredir devam ettirdiğimiz çalışmaları hızlandırdık. Özellikle İran sınırımızı göç, kaçakçılık ve terör faaliyetlerine karşı güvenlik duvarı kanal ve elektronik sistemler ile kontrol altına alma çalışmalarında sona gelmek üzereyiz” diye konuştu.
‘300 BİN CİVARINDA AFGANİSTANLI VAR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan tedbirlerle birlikte Türkiye’de 2019 yılında 455 bin olan düzensiz göçmen sayısını 2020 yılında 122 bine indirdiklerini söyleyerek, “Bu yılın ilk 7 ayında da 77 bin düzensiz göçmeni yakaladık. Son 3 yılda yakaladığımız düzensiz göçmenlerin yaklaşık yarısı Afganistan uyrukludur. Halen ülkemizde yaklaşık 180 bini kayıtlı ve 120 bini kayıtsız olmak üzere toplamda 300 bin civarında Afganistanlı olduğunu biliyoruz. Yani bu Ana Muhalefet’in dediği gibi veya Ana Muhalefet’in yanındaki bu muhaliflerin dediği gibi 1,5 milyon Afganlı ülkemizde kesinlikle yok, bunların hepsi birer yalan. Bu yalanları da lütfen milletçe inanmayalım. Bu ülkedeki istikrarsızlık ve iç çatışmalar arttıkça ülkemize gelen düzensiz göçmen sayısının da yükseldiğini görüyoruz” dedi.
‘HUKUK HERKES İÇİNDİR, MİSAFİRLERİMİZ BUNUN DIŞINDA DEĞİLDİR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan öncelikle gayretlerinin Afganistan’ın güvenliği olduğunu belirterek, “Gerekirse Taliban’ın kuracağı hükümetle de görüşüp ortak gündemlerimizi konuşacağız. Afganistan’da çeşitli sebeplerle bulunan 5 bin vatandaşımızdan geri dönmeyi talep eden 500’ü ile 83 yabancıyı ülkemize getirdik. Halen dönüş için sıra bekleyen, sayıları 300’ün altında olan vatandaşlarımızı da en kısa sürede ülkemize nakledeceğiz. Diğer yandan düzensiz göçmenlerin ülkemizde yol açtığı huzursuzluğun farkındayız. Esasen dünyada bu kadar sığınmacıyı barındırıp da bu kadar az asayiş sorunuyla karşılaşan bir başka ülke yoktur. Münferit bir takım hadiselerin medya ve sosyal medya vasıtasıyla farklı boyutlarda taktim edilmesini iyi niyeti bulmuyoruz. Muhalefetin bu konudaki nefret söylemlerini de tehlikeli ve art niyetli olarak değerlendiriyoruz. Türkiye elbette yol geçen hanı değildir. Bu ülkenin kanunlarına, kurallarına, düzenine uymayanların kaos çıkartacak tavırlar sergilemesine asla izin vermeyiz. Zaten bu tür davranışlar içine girenler yakalanarak derhal sınır dışı edilmektedir. Ülkemizde hukuk herkes içindir. Misafirlerimiz de bunun dışında değildir. Ancak sığınmacıların ve düzensiz göçmenlerin kendi kirli gündemlerine meze etmek isteyenlere de göz yummayız. Hele hele kamu güvenliğini tehdit edecek şekilde bu insanların hayatlarına kast edenleri, yağmaya yeltenenleri asla affetmeyiz. Aldığımız sınır tedbirleri ve düzensiz göçmenleri ülkelerine gönderecek mekanizmaları güçlendirmemiz sayesinde inşallah bu sıkıntıları yakında büyük ölçüde çözeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN AVRUPA’NIN MÜLTECİ AMBARI OLMA MECBURİYETİ YOKTUR’
Avrupa’nın sınırlarını sert bir şekilde kapatarak mülteci akının dışında kalamayacağını söyleyen Erdoğan, “Üstelik Avrupa bu tutumuyla sadece uluslararası hukuku ihlal etmekle kalmıyor insani değerlere de sırtını dönüyor. Türkiye’nin Avrupa’nın mülteci ambarı olmak gibi bir görevi, sorumluluğu, mecburiyeti de yoktur. Biz ülke olarak sınırlarımızı güçlü bir şekilde kapattıktan ve mevcut düzensiz göçmenleri evlerine gönderdikten sonra bu insanların diğer kanallardan nereye gideceği kendi bilecekleri iştir. Ülkemizdeki Suriyeliler meselesi ise farklı bir konudur. Bu insanlardan dilimizi öğrenerek, mesleki yeteneklerini geliştirerek, sosyal uyum sağlayarak ülkemizde kalacak elbette olacaktır ama bunu başaramayanların kendi ülkelerindeki durumun iyileşmesine paralel şekilde evlerine dönüşlerine yardımcı olmakta bizim kendi vatandaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun gereğidir. Nitekim şu ana kadar yaklaşık 450 bin Suriyeli kardeşimiz de kendi rızalarıyla ülkemizin güvenli hale getirdiği bölgelere dönmüştür. Afganistan’a gönderdiğimiz kişi sayısı da 235 bini bulmuştur” diye konuştu.