– MUĞLA’Datça da sınırları içerisinde, Güney-Batı Ege’nin en uç noktasında bulunan 2 bin 600 yıllık Knidos Antik Kenti bu yıl ziyaretçi akına uğradı.
Antik çağ yazarlarından Romalı Strabon’un, ‘Tanrı uzun ve sağlıklı yaşamasını istediği kullarını Datça’ya gönderirmiş’ sözü ve M.Ö. 4 yüzyılda yaşadığı bilinen Eski Yunan heykeltıraş Praksiteles’in, ‘Çıplak Afrodit’ heykeli ile ünlenen antik kent, adeta yeniden keşfedildi. Geçen yıllara göre ziyaretçi akınına uğrayan Knidos Antik Kenti’ni bu yılın ilk 11ayında toplam 45 bin 988 kişinin gezdiği, yaklaşık 450 bin TL gelir elde edildiği belirtildi. Geçen yıl ise antik kenti 37 bin 74 kişinin ziyaret ettiği açıklandı.
GÜN YÜZÜNE ÇIKARILMAYI BEKLİYOR
Datça Yerel Tarih Derneği Başkanı Akın Pilavcı, henüz tam anlamıyla gün yüzüne çıkarılamayan Knidos Antik Kenti’nin, Datça’nın en önemli kültür hazinesi olduğunu söyledi. Pilavcı, “Knidos’un tam anlamıyla ortaya çıkarılması gerekiyor. Şu ana kadar antik kentin sadece yüzde 10’unda kazı yapıldığı tahmin ediliyor. Yüzde 90’ı ise halen toprak altında bekliyor. Kazılar için daha fazla ödenek ayrılması gerekiyor. Bu tempo ile çalışılması durumunda, Knidos’un tam anlamıyla ayağa kalkması için 50 yıl bile yeterli olmaz” dedi.
DENİZDEN GELEN ZİYARETÇİ ARTACAK
Yazı Mahallesi Muhtarı Salih Bora, Knidos’un çok yakın gelecekte hak ettiği ilgiyi göreceğine dikkat çekti. Bora, “Antik kentin Ege Denizi kıyısında bulunan ve ‘Trireme’ olarak bilinen askeri liman, Datça Kaymakamlığı’nın öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) tarafından desteklenen projeyle, aslına uygun olarak restore edilecek. Bu projenin tamamlanmasından sonra, Knidos’a denizden gelecek olan ziyaretçi sayısının daha da artacağına inanıyorum” diye konuştu.
KNİDOS’UN TARİHÇESİ
Datça Yarımadası’nın en uç kısmında, Ege ile Akdeniz’in birleştiği noktada bulanan Knidos Antik Kenti, birçok medeniyete evsahipliği yaptı. Karyalılar tarafından kurulan kent, sonrasında Dorlar’ın ve Persler’in işgaline uğradı. Roma ve Bizans dönemlerinde en parlak dönemlerini yaşadı. Dorlar ve Romalılar tarafından çok sayıda tapınak ve kilisenin yapıldığı Knidos, Afrodit heykeli ile ünlendi. 2 bin yıl önce şehir nüfusunun 70 binlere ulaştığı kent, Bizans’ın son dönemlerinde bir yandan depremler, diğer yandan korsan saldırılar ile yıkılıp yağmalanınca terk edildi. Kent sonraki yıllarında, Selçuklular, Menteşe Beyliği ve Osmanlıların idaresine geçti.
Ünlü matematikçi ve filozof Eudoxus, en iyi yontulmuş çıplak Afrodit heykelini yapan Heykeltıraş Praxiteles, Skopas, Bryaxis, Mısır’daki Alexandria Feneri’nin mimarı Sostrates, Knidos’da yaşadı. Büyük limanın hemen yanı başındaki 5 bin kişilik tiyatrosu günümüze kadar gelen Knidos’un, 20 bin kişilik büyük tiyatrosunun mermerlerinin bir bölümü İstanbul Dolmabahçe sarayında, bir bölümü ise 1830 yılında gemilerle Mısır’a götürülerek Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Kahire’de yaptırdığı sarayda kullanıldı.
İngiliz arkeolog Sir Charles Newton, Knidos’a 384 gün süren çalışmasını tamamlayarak 1858 yılında Knidos’dan ayrılırken, Knidos Aslanı ve Demeter heykeli ile birlikte 212 sandık dolusu tarihi eseri ülkesine götürdü. Yıllardır bulunamayan çıplak Afrodit heykeli halen sırrını korurken; Knidos Aslanı ve Knidos Demeter heykeli halen İngiltere’de British Museum’da sergileniyor.
Knidos, şarap ihracatı sayesinde gelişmiş bir ticarete sahipti. Yuvarlak ve köşeli kulelerle kuvvetlendirilmiş surlarla çevrili kentin askeri ve ticari olmak üzere iki limanı vardı. Ören yerindeki önemli yapılar ve alanlar Dor Tapınağı, Apollon Tapınağı ve Sunağı, Yuvarlak Tapınak ve Sunağı, Meclis Binası, Korinth Tapınağı, mevsimi ve zamanı gösteren güneş saati, Tiyatro, Dionysos Tapınağı ve Stoası, Yamaç Evleri, Odeon, Demeter Kutsal Alanı, Nekropol ve Kap Krio Yarımadası’dır.