Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi‘nde yapılan Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı‘nın ardından bildiri yayımlandı.
MGK Bildirisi’nde, Türkiye’nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditlerin değerlendirildiği belirtildi.
PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere milli birlik, beraberlik ve Türkiye’nin bekasına yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında kurula bilgi sunulduğu ve ilave tedbirlerin görüşüldüğü aktarılan bildiride, şunlar kaydedildi:
“Bu kapsamda, bölücü terör örgütüyle hudutlarımız başta olmak üzere gerekli her türlü mücadelenin tavizsiz bir şekilde sürdürüleceğinin altı çizilmiştir. Türkiye’nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiş, Cumhuriyetimizin 100. yılına her alanda olduğu gibi iktisadi olarak da güçlü şekilde ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir.”
Türkiye’nin iyi niyetli çağrılarına rağmen PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütleri gayrimeşru destek verenlerden, uluslararası hukukun açıkça ihlali olan bu faaliyetlerini bir an evvel sonlandırmalarının beklendiği belirtilen bildiride, “Irak’ın, topraklarının terör örgütlerinden temizlenmesi doğrultusunda verdiği mücadeleye olan güçlü desteğimiz teyit edilmiş, bununla birlikte terörle mücadele gerekçesiyle atılan adımların özellikle etnik ve mezhebi dengeler bakımından hassasiyet taşıyan bölgelerde toplumsal barışı bozacak neticeler ortaya çıkarmaması gerektiği kuvvetle vurgulanmıştır.” ifadelerini yer verildi.
“Karadeniz ve Kafkasya’daki gelişmeler ele alınmıştır”
Balkanlardaki son gelişmelerin de değerlendirildiği kaydedilen bildiride, Türkiye’nin güçlü tarihi ve kültürel bağları bulunan bu coğrafyada büyük fedakarlıklarla tesis edilen huzur ve barışın sürdürülebilmesinin öneminin vurgulandığı belirtilerek, tüm aktörlerin bu amaçla sorumlu davranmasının ve istikrarı bozacak girişimlerden imtina etmesinin zaruretine dikkat çekildi.
Yunanistan’ın, saldırgan söylem ve eylemlerle iyi komşuluk ilişkilerinin gereklerini yerine getirmemekte ısrar etmesinin ve uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal eden tutumunu sürdürmesinin bölgede istikrar ve huzuru olumsuz etkileyeceği vurgulanan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
“Uluslararası hukuka ve iyi komşuluk ilişkilerine aykırı tutumunu destekleyerek Yunanistan’ı daha ileri adımlar atması için teşvik eden güçler, bölgenin huzurunu bozacak bu yaklaşımlarından vazgeçerek hakkaniyet ve barış yönünde konum almaya davet edilmiştir.
Libya’da kalıcı barış ve refah ortamının tesis edilmesi sürecindeki kritik aşamalardan birisi olan devlet başkanlığı ve meclis seçimlerinin hukuka uygun bir şekilde ve sükunet içinde gerçekleştirilebilmesi için tek taraflı adımlardan kaçınılması gerektiği belirtilmiş, uluslararası toplum, süreci kendi menfaatleri uğrunda istismar eden aktörlere karşı durmaya çağrılmıştır.
Karadeniz ve Kafkasya’daki gelişmeler ele alınmış, kuzeydeki komşularımız arasındaki anlaşmazlıkların, uluslararası hukuk ve ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde, barışçıl yollarla bir an önce çözülmesinden yana olduğumuz, ayrıca, Ermenistan’ın kendisine uzatılan barış elini bir fırsat olarak değerlendirmesinin, ateşkese tam olarak uymasının ve iş birliği içinde olmasının önem arz ettiği belirtilmiştir.”